İran’ı değiştiren lider Humeyni kimdir?
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=e4GYVLNOON0.
İran son dönemde yine protest olarak sahne oluyor. İran deyince akla gelen hatta Orta Doğu tarihi deyince akla gelen aslında en önemli isimlerden birisi şüphesiz Hümeyni. Gezetenin bu videosunda Hümeyni’yi 10 başlıkta anlatacağız. Ruhullah Mosevi Hümeyni 1902 yılında kulun güneybatısında Hümeyni isimli küçük bir kentte doğdu.
12 imamcılığın 7. imamı Musa el-Kazım’ın soyundan. Ailesi aslen İran’ın Nişarbur kentinden ancak 18. yüzyıl sonunda Hindistan’a göçmüş. Takip eden yüzyılın ortalarında da Ruhullah Hümeyni’nin dedesi Seyyid Ahmet Hümeyn’e yerleşmişti. Seyyid Ahmet Hümeyn’in önde gelen isimlerinden Yusuf Han’ın kızıyla evlendi ve iki çocuğu oldu. Bu çocuklardan biri de Ruhullah Hümeyni’nin babası Mustafa’ydı. Aile geleneğini takiple Mustafa önce İspahan daha sonra Necef ve Samara’da dönemin önde gelen din alimi Mirza Hasan Şirazi’nin gözetiminde ilim tahsil etti. Ruhullah henüz 5 aylık bir çocukken babasını 16 yaşındaysa annesini kaybetti. Küçük yaşta ilim tahsiline başladı. Henüz 7 yaşındayken Kuran’ı ezberledi. Daha sonra Arapça ve mantık dersleri aldı. Diyeni ilimlerde ilk öğretmenlerinin neredeyse tamamı aile fertleriydi. Ruhullah annesini kaybettikten 2 yıl sonra 1920’de Hümeynin kuzeyindeki Arap kentine gitti
ve kentin alimlerinden dersler aldı. 1 yıl sonra dönemin önde gelen Şii din alimi Abdülkerim Hayri’nin hemen ardından kum şehrine yerleşti. Ruhullah hayatını takip eden 40 yılını bu şehirde geçirecek, din ilimleri tahsilini bu kentte tamamlayacak ve Şii din hiyerarşisinde bu kentte yükselecekti. Hümeyni kumda klasik medrese eğitimini sürdürürken aynı zamanda medrese eğitiminde olmayan hatta sakıncalı görünen konularda da bilgisini derinleştirdi. Özellikle felsefe, ahlak ve irfan alanlarında.
Kumda var olan Şii alimlerden bu alanlarda dersler aldı. 1930’lu yıllar, İran’da Rıza Şah’ın modernleşmeci reformlarının bütün hızıyla sürdüğü yıllardı. Şii uleması dönemin ileri gelen Şii alimi Hayri’nin pasif kalma tercihiyle bağlantılı olarak reformlar karşısında büyük ölçüde sessiz kalmıştı. Hümeyni ise henüz genç bir din adamıydı ve yapabilecek pek bir şey yoktu. O da diğerleri gibi pasif kalsa da Rıza Şah’ın politikalarına karşı duran bir avuç Şii din alimiyle iletişimi de kesmedi.
Hümeyni ilk kitabı Keşfül Esrarı 1945’te yayınladı. Kitabın amacı Şii İslam’ın da reform çağrılarına cevap vermekti. Hümeyni bu çağrıları pehlevi rejiminin din karşıtı politikalarıyla ilişkilendirdi ve rejimi kamu ahlakının altına oymakla suçladı. Ancak bu kitabında Hümeyni, monarşinin toptan kaldırılmasını savunmadı. Sadece din alimlerinden oluşan bir heyetin gerekliliğini savundu. Heyet, devletin politikalarının Allah’ın kanunları ile çatışmamasını sağlayacak ve temel insan haklarını kurmak için
Hümeyni aynı dönemde fıkıh dersleri vermeye başladı. Daha önce verdiği irfan dersleri ve 1940’larda verdiği fıkıh dersleri sayesinde kendine sadık kalacak bir talebe grubu da oluşturdu. Şii dini hiyaraşistinin en tepesindeki Hüseyin Burucerdi 1961’de hayatını kaybetti. Hümeyni artık en güçlü dini liderlerden bir tanesiydi. Onu artık Mercid-i Taklit makamı olarak tanıyan talebe ve halktan takipçileri vardı. Kısa bir süre sonra Hümeyni’nin kendi farkını göstereceği bir gelişme oldu. 1962’de pehlevi rejimi bir kanun geçirerek Yerel ve eyalet meclislerine seçilenlerin Kur’an üzerine yemin etmesi kuralını kaldırdı. Hümeyni hem şaha hem dönemin başbakanına mektup yazdı ve bu karardan geri adım atmalarını salık verdi. Aksi halde Şii ulema büyük bir protesto kampanyası düzenleyecekti.
Kanun geçirildikten 7 ay sonra rejim geri adım attı. Hümeyni artık pehlevi rejimine karşı muhalefesinin en gür sesi olmuştu. Kısa bir süre sonra daha büyük bir sorun doğdu. 1963 Ocak ayında İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi Beyaz Devrim adını verdiği 6 maddelik bir reform paketini ilan etti. Hümeyni paketi keskin bir dille eleştirdi. Şah askeri bir birlikle kuma gitti ve ulemayı ağır bir dille eleştirdi. Geri adım atmayan Hümeyni paketi eleştirmeye devam etti. Ona göre rejim İslam’ın hükümlerine ve anayasayı çiğniyordu.
Çözüm istibdat hükümetinin yıkılması yerine ise İslam’a bağlı ve İran halkının endişelerini dinleyen bir hükümetin kurulmasıydı. Rejim bu sefer şiddete başvurdu. 22 Mart 1963 günü Hümeyni’nin konuşmalarını yaptığı Feyziye medresesini askeri birlikler bastı. Öğrencileri dövdü, bazılarını tutukladı, bazılarını ise öldürdü. Hümeyni ise rejime yönelik eleştirilerine devam ediyor ve sessiz kalan ulemayı Takiye adı altında haram işlemekle suçluyordu.
Haziran ayında gerçekleşen Muharrem taziyelerinde Hümeyni rejime yönelik eleştirilerini daha da ileri götürdü ve Hümeyye halifesi Yezid ile Şah arasında benzerlikler kurarak uyardı. Yolunu değiştirmezse halk onun hakkından gelecekti. İki gün sonra gece yarısı komandolar Hümeyni’nin evini bastı, onu tutuklayarak Tahran’daki Kasır hapishanesine götürdü. Hümeyni’nin tutuklanması ile Kum, Tahran, Şiraz ve Meşet kentlerinde 15 Fordat ayaklanması olarak anılacak protestolar düzenlendi. Rejim protestoları şiddetle karşılık verdi.
Hümeyni Kasır hapishanesinde yaklaşık 3 hafta kaldı. Ardından askeri bir üste ve Tahran’da ev hapsine alındı. Bu arada Hümeyni’nin salı verilmesine yönelik protestolar devam etti. Normalde politik olarak pasif kalan ulema bile bu talebe destek mahiyetinde Kuma’a bir ziyaret yaptı. Hümeyni tutuklandıktan yaklaşık 10 ay sonra serbest bırakıldı. 3 gün sonra 15 Fordat ayaklanmasının devam edeceğini açıkladı. Bu arada İran 1964 sonbaharında Amerika ile bir anlaşma imzaladı. Anlaşmaya göre İran’da konuştuğu Amerikalı personele dokunulmazlık tanındı. Hümeyni Şah’a yönelik en keskin eleştirisini bu anlaşma sonrasında yaptı. Hümeyni’ye göre Şah, İran’ın bağımsızlığı ve egemenlik hakkını Amerika’ya 200 milyon dolar borç için satmıştı. Anlaşmayı mecliste onaylayan herkes haindi. Çok geçmeden komandolar Hümeyni’nin evine bir kez daha bastı. Onu doğrudan Tahran’daki Mehrabat Havaalanına götürdü ve bir uçakla Türkiye’ye sürgüne yolladı. Hümeyni yaklaşık bir hafta Ankara’daki Bulvar Palas otelinde kaldı.
Bir hafta sonra Bursa’ya götürüldü. Hümeyni’yi takip eden 11 ayı bu kente geçirdi. Bursa’da iki ciltlik fıkıh kitabı Tahriyre-l-Vesile’yi faleme aldı. 5 Eylül 1965 günü Hümeyni, İran Şah’ının talebiyle Türkiye’den Irak’taki Şiilerin geleneksel dini eğitim merkezi Necef kentine götürüldü. Necef’te Şeyh Murtaza Ansari Medresesi’nde fıkıh dersi vermeye başladı. Derslerine sadece İran’dan değil bütün Şii dünyasından öğrenciler katıldı.
Necef’e yerleştikten yaklaşık 5 yıl sonra 1970’li yılların başında aynı medresede meşhur velayeti fakih teorisi üzerine konuşmalar yaptı. Bu teoriyle Hümeyni kendini Şii ulema’dan net bir şekilde ayırmış oldu. Sünni İslam’dan farklı olarak Şii İslam’da imanın şartlarından birisi imamlıktır. Bu şart Tanrı’nın yeryüzünde Müslümanların siyasi ve dini liderliğini yapacak bir imam göndereceğine inanmayı gerektirir.
Ancak Hümeyni’nin de benimsediği 12 imamcılık 12. imamın gaybete girdiğine ancak kıyamet kopmadan Mehdi olarak geri döneceğine inanır. Diğer bir deyişte 12. imamdan sonra Tanrı’nın atadığı bir imam yoktur. 12 imamcılık Şii ulema’sının imamın sadece dini görevlerinin üstlendiğini iddia ederek bu inanç içi çelişkiyi aşmaya çalışacaktır. Ancak gurgulamak gerekirse Şii ulema’sı imamın siyasi nitelikte görevlerini üstlenmemiştir. Hümeyni geleneksel Şii ulema’sından farklı olarak velayeti fakih teorisiyle
Şii ulema’sının imamın siyasi görevlerini de üstlendiğini savunur ve ilan eder. Bütün İslam dünyasında hakim gayrimeşru siyasi güçleri yıkmak hepimizin görevidir. Hümeyni kendini Necef’te ziyaret edenler kanalıyla velayeti fakih derslerinin yazılı metninin İran’da da yayılmasını sağlayacaktır. Aynı dönemde Hümeyni Necef’ten de günlük siyasi gelişmeler üzerine açıklamalar yapmaya ve pehlevi rejimin eleştirmeye devam etti. Ancak İran’da değildi komşu bir ülkeden muhalefet yürütmeye çalışıyordu. İran’da kendine sadık, rejim tarafından tutuklanma, işkence hatta öldürülmeyi göze alan talebeleri vardı. Yine de Şah’ın iktidarı sağlamdı. Öyle ki 1975’te 15 hordad protestolarının anma törenleri rejimin silahlı güçleri tarafından bastırılmış 45 kişi öldürülmüş 300’den fazla kişi tutuklanmıştı. Hümeyni’nin medresesi olan Feyziye Medresesi de kapatılmıştı. Ancak yine de Şah’a karşı yaprak kımıldamamıştı. Kumda bulunan Şii ulemasından veya halktan anmaya katılan öğrencileri korumaya yönelik herhangi bir girişim olmamıştı. 1977 sonu itibariyle Hümeyni rejimin yıkılabileceğine dair tamamen ümitsizdi. Hümeyni’nin ümitsizliğinin önemli bir sebebi vardı. Aynı yıl Ekim ayında Necef’te kendisiyle yaşayan oğlu Mustafa Hümeyni öldürülmüştü. Faili Meçhul bu cinayetin sorumlusu olarak pehlevi rejiminin acımasız güvenlik örgütü savak görüldü ve kum, tahran, yezd, meşet, şiras ve tebrizde protesto toplantıları gerçekleşti.
Rejim bir adım daha ileri gitti. Mustafa Hümeyni’nin öldürülmesinden yaklaşık 2.5 ay sonra rejime ait bir gazete Hümeyni’yi yabancı güçlerle işbirliği yapan bir hain olarak ilan etti. Ertesi gün kumdaki protestolar kanlı bir şekilde bastırıldı. Bu protestolarda rejim tarafından öldürülenlerin yası için 40 gün sonra tebrizde yapılan anma da şiddetle bastırıldı ve onlarca kişi rejim güçleri tarafından öldürüldü. Öldürülenlerin anması bu sefer 50’den fazla İran kentine yayıldı.
1978 Eylül ayı itibariyle milyonlarca İranlı rejimin şiddete başvurma riskine rağmen sokaklardaydı. Nitekim 9 Eylül günü binlerce kişi rejim güçleri tarafından katledildi ve tarihe karacuma olarak geçti. Artık geri dönüş yoktu. İran’ın bütün kentlerinde milyonlar sokağa dökülmeye ve ölümü göze almaya devam etti. Rejimin silahlı güçleri de şiddet kullanmaya. Ancak bir müddet sonra ordunun disiplini çözülmeye başladı. Şah’ın attığı daha yumuşak adımlar kalabalıkların ökkesini dindirmeye yetmedi.
Devrimin başından sonuna kadar Hümeyni’nin İran’daki öğrencileri aktifti. 1977’de kurdukları Militan Din Adamları Cemiyeti Büyüse altında rejim karşıtı eylemleri organize ettiler. Eylemlere aktif olarak katıldılar ve sürdürülmesine katkı sağladılar. Aynı süreçte Hümeyni de açıklama yaptı ve vaazlarıyla devreme destek verdi. Talebeleri Hümeyni’nin devrimi destekleyen açıklamalarını yaydı. Hümeyni sesini daha gür yükselttikçe Şah bir çözüm olarak Irak’tan Hümeyni’yi sınır dışı etmesini talep etti. 24 Eylül 1978 günü Hümeyni’nin Necep’teki evi askerler tarafından basıldı. Hümeyni’den İran’daki gelişmelere sessiz kalması istendi ancak kendisi bunu reddetti. Hiçbir Müslüman ülke Hümeyni’yi kabul etmedi. Kuwait tarafından sınırdan çevrildi. O da kendisini kabul eden Fransa’ya yerleşti. Fransa Hümeyni için daha büyük fırsatlar sunmuştu. İran’a istediği an telefonla bağlanabilme, uluslararası medyaya seslenebilme gibi.
Artık sadece İran’da değil bütün dünyada da İran’daki devrimin tartışmasız yüzüydü. Hümeyni İran’a Şah ayrıldıktan yaklaşık 2 hafta, kendi sürgününden ise yaklaşık 14 yıl sonra 1 Şubat 1979 günü sabahı İmam Hümeyni olarak döndü. Şah’ın atadığı son hükümet 11 gün sonra yıkıldı ve devrim tamamlandı. Artık İran’ın tek hükümeti Hümeyni’nin 1 hafta önce atadığı geçici İslami hükümetiydi.
Mart sonunda yapılan referandumla İran İslam Cumhuriyeti ilan edildi. Birkaç ay sonra yapılan referandumda Hümeyni’nin velayeti pakih prensibini esas alan anayasa kabul edildi. Anayasa ayrıca Hümeyni için rehber makamını iddia etmişti. Takip eden yıllarda İran devrim sonrası gruplar arasındaki güç mücadelesine şahit oldu. Hümeyni ve talebeleri bu güç mücadelesinden galip çıktı. Bu arada İran’daki devrimin yarattığı bölgesel dalgalanmaları engellemek için Irak, İran’a savaş açtı.
Savaş 8 yıl sürdü ve her iki taraftan da milyonlarca insanın hayatına mal oldu. Hümeyni 3 Haziran 1989 günü geçirdiği bir iç kanıma yüzünden kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Ölüm haberi İran’a dönüşü gibi milyonları sokaklara döktü. Hümeyni, Tahran’ın güneyindeki Behişti Zehra mezarlığına gömüldü. Gezete 10.10 Ortadoğu serisinin bu videosunda İran’ı, İran’ın en önemli ismini Hümeyni’yi anlattık 10 başlıkta. Bir sonraki videoda görüşünce dek, merselamın. İran son dönemde yine protestolarak sahne oluyor. İran deyince akla gelen hatta Ortadoğu tarihi deyince akla gelen aslında en önemli isimlerden birisi şüphesiz Hümeyni.
Gezetenin bu videosunda Hümeyni’yi 10 başlıkta anlatacağız.
İlk Yorumu Siz Yapın