"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kooperatif Nedir? – Olmaz Öyle Saçma Ekonomi – Prof. Emre Alkin – B04

Kooperatif Nedir? – Olmaz Öyle Saçma Ekonomi – Prof. Emre Alkin – B04

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=TPv8BlLYp4M.

Hocam, merhaba. Teşekkür ederim efendim. Her zamanki gibi süper jantiyisiniz. Hoş geldiniz. Ambalaja çalışmaya devam. Bugünkü konumuz kooperatif. Kısaca koop. Hocam bizim Mustafa’yla çocukluğumuz kooperatif acısıyla geçti. Sürekli kooperatife girmek ve kooperatifin bitmemesi. Evde konuşulurdu böyle. Kooperatifin parasını ödedin mi?
Dolayısıyla ilk soruyla başlayalım. Kooperatif nedir? Efendim kooperatif aslında mülkiyet hakkına kavuşması için her türlü gelir seviyesindeki insanın başvurduğu fevkalade eşitlikçi ekonomik bir organizasyondur diyebilirim. Peki niye batar bu kooperatiflere? Basiretsizlikten batar. Basirette yönettiğiniz zaman hakikaten Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine yakışır. Önemli iktisadi organizasyonlar. Yani insanlar bir araya geliyor. Amerikalıların deyimiyle non-profit organizasyon mu kuruyorlar?
Efendim bir kere Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine uygun bir iktisadi birimdir. Niye bunu söylüyoruz? Çünkü biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda Mustafa Kemal Atatürk diyor ki biz diyor Bolşevik olmayacağız yani komünist olmayacağız ama pür kapitalist olmayacağız diyor. Onun ikisinin ortasında bir yere geleceğiz. Bu ne demek aslında vatandaşların özel mülke kavuşabilmesi için bu hakkı elde edebilmesi için çeşitli organizasyonlara müsaade edeceğiz diyor. Müsaade edeceğiz diyor başlıyor da kanun da taa 1969’da çıkıyor. Yani benimle aynı yaşta bir kanundan bahsediyor. O kadar yıl gecikiyor mu?
Atatürk’ün birçok İktisat Kongresinde söylediği şeyler zaten 20-30-40 yıl falan alıyor. O kadar ilerici ki. Şimdi 1969 yılında çıkarılan Resmi Gazetede sanıyorum 1 Mayıs ayında yayınlanan kanun diyor ki arkadaşlar bir araya gelebilirsiniz. Malnuk edinme, tüketimle alakalı bir kooperatif bir de üretimle alakalı bir kooperatif. Harsında herkese de kendinizi piyasadan koruma, piyasa koşullarının iniş çıkışları karşısında üreteni de tüketenin de koruyacak iktisadi yapılar bunlar. Bence fevkalade başarılı. Ha niye başarısız olur diyorsunuz?
Şöyle bir şey, herkes de kalkıştığı işte başarılı olacak diye bir kaide yok. Ne işletmeler kuruluyor batıyor. Gerçi şöyle diyeyim size, batmaz. Normalde bir kooperatif kâr amacı gitmediği için batma unsuru ancak basiretsizlikler olur. Yanlış yönetimler olur, işi bilmemekten olur ya da işi bileni teslim etmemekten olur. Devlet kooperatife bir güvence veriyor mu? Bazılarına verir bazılarına vermez. Genelde üretimle alakalı kooperatiflere güvence veriyor. Bazen borçlarını da siler. Karma ekonomiyi desteklediğinizi görüyorum. Bu aslında ekonomistler arasında biraz geçmiş bir şey sayılıyor mu? Döndük geldik oraya.
Bu public private placement dedikleri kamu özel iş birliğiyle yapılan bir organizasyon. Neden? Çünkü kamunun bir gücü var fakat özel sektöründe dinamizm var. Negatif seleksiyon yapmaya doğru insan kaynağıyla çalışıyor. O yüzden kamu diyor ki ülkenin böyle böyle eksikleri var. Mesela bir grip aşısı bile yoktu Türkiye’de hatırlarsanız. Şimdi bunu kamu özel iş birliğiyle beraber ortaya konması aslında Atatürk’ün 1923’te söylediği güzelliklerden bir tanesi. Ama Atatürk’ün bir ısrarı var. Piyasa ekonomisine saygılı olmak kaydı ilediyor.
Çok zaruri bir durum olmadıkça piyasa ekonomisine müdahale edilmez dediği de 1937’de bir konuşması daha var onu da hatırlatmak istedim. Bizim zamanımızda bu kooperatif öldürmeyip süründüren bir şey. Yani bitmiyor bir rant olduğu algısı her zaman var. Kimler kooperatif kurduk diye insanları etrafında topluyor genelde? Bir profesyonelin kazandığı maaşla bugün elini kolunu sallayarak herhangi bir metropol merkezinde bir taşınması satın alma imkanı sıfır. Haberiniz olsun. Bir mülk edinme bir konut edinme imkanımız yok. İşte bu kooperatifler bu mantıkla kurulmuş. Yani o zamanın da profesyonel yöneticileri, üniversitedeki öğretim üyeleri, herhangi bir yerde bir memuriyette çalışan aldığı maaşı tutup da bütün güzellikleri yakın bir yerden kendine konut edinme imkanı nerede ya? Babamın ilk sahip olduğu taşınmaz kooperatifleydir. 20 sene falan süründü. Peki öyle merkezi bir yerde miydi? Yok alakası yoktu. Çünkü kooperatifler öyle olmuyor galiba. Olan da var.
İstanbul’un Ankara’nın çeşitli yerlerinde o zamanlar kurt inerdi buraya falan dediğiniz yerlerin üzerinde bazı aklı başında insanlar şehrin nasıl yayılacağını anlamışlar. Dolayısıyla burada bugün kurt iner dediğiniz yerlerde biz hep beraber bir araya gelelim gidelim bir araziyi kapatalım havuzla parayı toplamaya başlasın. İşte enerjisinden tutun da rahat ulaşım olanağı olan bir plan yaparlar ve bunu ödemeye başlarlar. Kooperatifte lüks konut oluyor mu? Engelliyor ama lüks kelimesi beni korkutur. Vatandaşa hak ettiği konforu sağlayan organizasyonlar. Çünkü konfor bence lüksten çok da önemli. Çünkü konfor içinde kendi kendine yetmeyi barındıran bir kelime. Dedem konfor alın teriyle çalışan bir insanı hak ettiği bir düzen. Lüks çok tartışılır bir kelime. Kime göre neye göre lüks mesela Türkiye Cumhuriyeti’nde sanki lüks mal ithal ediliyormuş gibi vergilendirme haberi. Kardeşim cep telefonu ne lüks mesela ama konforlu bir şey. Rahmetli babam hiçbir zaman şehrin içerisine bir konu sahibi olamaz. Ama dedi ki emekli olduğumda başımı sokacağım bir yer olsun dedi. Bodrum’da Bağla Koyun’da bir kooperatife girdi. Kaç sene sürdü biliyor musunuz? 20’yi falan geçti. Ama sonunda oldu. Rahmetli annem göremedi. Hatta babamın da biraz tadı kaçtı. Oğlum annen öldükten sonra ben burada ne yapayım diye ama bakmayın. Annemin vefatından sonra babam 22 yıl her gün de annemi anarak yaşadı. Yani babam emekliliğinde başını sokacak bir yazlık evi oldu. Ama kışlık evi yoktu. Onu da söyleyeyim size. Bunun morguçtan ne farkı var? Morguçtaki farkı şu. Orada ev hazır. Mütahittin satın alıyorsunuz. Bir banka borcu oluyor. Yani şunu sormak istiyorum. Gördüğüm bir şeyi almak daha iyi değil mi? Üstadım şimdi insanların hakikaten morguçta olsa bakın söylüyorum size. Böyle bir kredi bitesi yok. Bankaya gideceksin diyeceksin ki benim başımı sokacağın bir ev almam lazım. Ee bana morguç verir misin? Adam diyecek ki bir dakika senin kredi notuna bakayım. Hop hadi sana iyi günler. Yani insanları dişinden, tırnağından, maaşlarından, ücretlerinden arttırıp az da olsa bir havuza toparlayıp bir konu sahibi olabilmesi için kooperatiften başka çağrıları yok. Şaka yapmıyorum imkansız. Ben o işlere hep korkuyla yaklaşıyorum. Mesela çiftlik bank vardı ya. Biz onlara isim koyduk. Ona tokat oldun diyoruz. Amaç belli baştan.
Mustafa’nın sorusunda şu haklılık payı var. Kooperatif kuranlar bu non-profit bir şeyse. Çıkarları nerede? Çıkar yok. Çıkar toplumun menfaati. Bu komünizmin ya sosyalizmin çok özlediği şeyi Türkiye’de başarmış olmak da çok tuhaf bir şey. Yalın alpay için. Bunu da bahseder mesela Rusya’da gerçek sosyalizm yok. Niye? Zaten işçi sınıfı yok diyor. Bizde var ama. İşçi sınıfı var, memur sınıfı var vesaire. Ve onların bir araya gelip karamacı gütmeyen bir organizasyonla malumluk edinmesi, bir değer ortaya koyması mucize gibi bir şey. Bu 1969 yılında çıkan bu kanunla mümkün olmuş. Sovyetler Birliği’nde çok uzun bir süre mülket hakkı olmadığı için kooperatifçilik birinci yok. Ama Avrupa’da var, Amerika Birleşik Devletleri’nde var, komünite bir araya geliyor. Ortaya bir değer çıkarıyor. Şimdi bunun karamacı gütmüyor ama ortaya çıkan ürünün bir değeri var. Yani dolayısıyla iktisadi olarak aslında değer kazanıyor. Peki bugünkü bölümümüz Havakent Kooperatif tarafından desteklenmiştir. Onlardan biraz bahsedelim mi hocam? Efendim şimdi Havakent Kooperatif’i de aynı mantıkta kurulmuş.
İsminden anlaşıldığı gibi Havacılar’ın etkin olduğu, Havacılar’ın hep beraber bir araya gelip ortaya çıkardığı bir ürün o. Sanıyorum idarecileri de 7 kişiden oluşuyor. Çünkü kanun da öyle yazıyor biliyorsunuz bir kooperatif kurmak için 7 tane kurucu üye ihtiyaç var. Ama bugün anladığım kadarıyla 500’e yakın üyeleri var. Allah yollarına aşık etsin. Kolay bir iş değil kooperatif ama bu kutsal bir amaç. Neden? Çünkü ailesinin tek sahip olduğu evi kooperatifle almaya imkan bulmuş bir ailenin çocuğu olarak konuşuyorum. O yüzden Havakent Kooperatif’ini bu hatırımıyla ilgili tebrik ediyorum.
Bu ahlaklı bir yoldan yüründüğü zaman neden insanların değere kavuşabileceğine, küçük paralarını artırarak bir malk mülk edineceğine dair en önemli kanıtı Havakent bize sunmuş olacak. Bu aslında 70’lerde yaygın olan bir şey. Şimdi böyle yeni jenerasyon bir kooperatifçilik mi bu? Türkiye Cumhuriyeti’nin de dünyanın en önemli sorunu ve 2008 krizinin çıkmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi güven ortam. Bankaya gittiğinizde bankanın size edineceğiniz mülkle alakalı bir limit tanıması çok mümkün değil.
Bugün itibariyle Türkiye Cumhuriyeti’nin borcu büyüyor, vatandaşın borcu büyüyor, hem de özel şirketlerin borcu büyüyor. Bu kadar büyük bir borçlulukla bir bankaya gidip ya bana işte kafadan işte şurada bir daire alacak, bana bir şey tanımlar mısın dediğinizde notunuz tutmuyor. Ya bugün benim diyen adam kurumunu aldığı krediden ya da iki tane araba almışsa birisi karısına birisi kendisine onun taksidine girmişse adamın notunun düşük olduğu ortada. Şimdi bu düşük notlarla herhangi bir insanın başını sokacağı bir ev sahibi olması için bankadan destek bulamayacak ortada.
Dolayısıyla yavaş yavaş aslında çoktan Türkiye’de var olan kanunların tanıdığı haklarla en azından başlarını sokacağı bir ev, evlatlarını bırakacakları bir değer, bir mirasa sahip olmaları hakikaten çok önemli. O yüzden ben şunu diyorum bazı enstrümanlar donar, uykuda bekler ve tam lazım olduğu zaman ortaya çıkar. O yüzden Havakan Kooperatif’i de diğer kooperatifler gibi tüketicinin alım gücü doğrultusunda refaha kavuşmasını sağlayan organizasyonlardan bir tanesi. Beni şaşırtmıyor bu çünkü çoğu organizasyon Türkiye’de var ama uykudalar. Ne zaman lazımsa o zaman ortaya çıkıyor. Bir kooperatif seçerken neye dikkat etmesi lazım birisinin? Ben bir kooperative girersem uzaktan kumanda girmem. Kim kurdu bunu, nasıl yönetiyorlar burayı, proje nedir, müteahhitin tarzı nedir, tipi nedir vs. Hepsiyle ben ilgilenirim, paraları gönderirim sonra bakarım seneler sonra öyle bir şey yok arkadaşlar aktif takip etmeniz lazım. Ve de ileride ne kadar değer kazanır. Normal bir konut aslında alırken nasıl davranıyorsunuz aynı şekilde davranıyorsun. Anladığım kadarıyla kooperatifler bir proje için kuruluyor doğru mu? Doğru.
Mesela hava kent dediğiniz bir sürü proje mi yapıyor? Yani aslında kooperatif o proje bittiğinde kendini lav mı ediyor, nasıl oluyor? Yok burada çoklu bir organizasyon var. Derler ki bakın bak biz burayı bitirdik, hepinizi bir ev sahibi yaptık. Şimdi bakın eğer ki bir yazlık ev sahibi, emekli olduğunuzda kaçacağınız bir yer istiyorsun. Hadi beraber bir de bu projeye girelim diye bakıyorsunuz kooperatif birden fazla iştirak sahip olabiliyor. İşletme de kurabilir. O zaman aslında bir nevi inşaat şirketi oluyor gibi. İnşaatta olmasına gerek yok. Farklı bir şeyi de savunabilir. Siz yani der ki kooperatif arkadaşlar araba sahibi mi olmak istiyorsunuz? Biz araya girelim havuz yapalım. Hani burada yine karamacı gitmeyelim ama alım gücümüzün havuzumuzun gücüyle satıcının karşısına çıkalım ve kendi fiyatımızı dikli ettirmeye çalışalım diyor. Aslında babamın sahip olduğu kooperatifte işte böyle insanlar var. Gümrür Ras Hoca var Allah rahmet eylesin. Kıymetli insanlar var, eski gökyoğulları vardı vesaire. Aslında bu kişiler bir araya geldiler kıymetli insanlar ve diriler ki saygın insanların birbiriyle konuştuğu zaman anlaşabilen insanların emeklilikte bir araya geldi. Bir yer ortaya çıkarmış, bir cennet, bir düşünce cenneti ve bu da oluştu gerçekten ama bunun için tabi onların bir profesyonel yetisi yok. İnşaat yapmayı bilmiyorlar veya bu kooperatif kurulduğu zaman bunu nasıl yöneteceğini bilmiyorlar. Çünkü bu kooperatif kurulduğunda bir de biliyorsunuz ortaya bir site çıktığında bunun bir bakkalı olması lazım değil mi? Yardımcı kurumları olması lazım bunların hepsi iktisadi işletme ile gidecek. Dolayısıyla bu işletmecilikten anlayan profesyonelleri buraya koyup bir de istihdam sağlıyor. Aslında bu ancak kooperatifçilikle olur.
Çünkü bankaya gidip alacağınız evde o dediğiniz komşuları bulamazsınız. Hocam günümüzde bir kooperatif gelip ben non-profitim dese bir kar amacı gitmiyorum dese ona bir mesafe ile yaklaşırız değil mi? Mesafe ile yaklaşır mı? Şunu sorarım. Kurduğun kooperatif bir neye hizmet ediyor? İki konutsa bu kim var? Kimler alıyor buraya? Kimler giriyor? Kimlerle beraber oturuyor? Bilmem lazım. Bir cmiyet oluşturuyorsunuz. Peki hocam biraz işin matematiğini ve ekonomisini anlatır mısınız? Gerçi ayrı bölüm yapacağız mülk almakla ilgili ama yani ev almak Türkiye’de büyük bir fetiştir ya.
Şimdi diyelim ki duygu yeni işe başladı. Çiçeği burnunda bir çalışan. Duygunun kooperatifle ev alması herhangi bir başka öntemle almasından daha mı kolay ve daha mı karlı? Kar amacı gütmeyen müesseseler için ta Cumhuriyet’in kuruluşundan beri çeşitli avantajlar verilmiş. Kooperatifçilikte bir kere gelir kurumlar vergisi yok. Emlak ile alakalı tanımlanmış bazı vergiler var. Onların bir kısmında bir muafiyetler sözlüyoruz.
Burada bir vergi avantajı normalde 7 tane adam bir araya gelip de bir araziye alıp üzerinde inşaat yapmasından çok farklı olarak da insanların gelirlerine hitap eden onları zarar ettirmeyen bu tasarrufunu kullanırken onları aşırı vergilendirmeyle boğmayan bir sistem olarak karşımıza çıkıyor doğru. Gençler buraya girerse iyi mi olur? Yani sabırları varsa neden olmasın tabi. Kedimizde geldi bu arada. Merhaba kardeşim. Hocam o zaman anladığım sadece satın alırken değil bir de devamında da bir sürü avantajları var kooperatif sahibi olmanın. Bu kadar farklı avantajları olan bir sistem niye daha yaygınlaştırılmaz? Mesela devlet niye ön ayak olmaz? Toki dediğimiz şey aslında bu mudur? Bu Türkiye’nin iş yapma kültürü ile doğru orantılı bir şeydir. Şimdi ne yazık ki Türkiye’nin koca koca iş adamları hep beraber bir ara gelip şirketlerini birleştirip daha büyük yapılar kurmak istemez. Niye olmuyor? Olmuyor. Maalesef böyle bir araya gelip bir şey ortaya çıkarma, bir cihmiyeti ortaya çıkarma, topluca beraber yaşama adeti falan kurallara uyma gibi bir şey yok. Yine dönüyor dolaşıyor kimler yapıyor kusura bakmayın. Akademisyenler, memurlar, bankacılar, askerler, havacılar. Neden? Çünkü iştisip bini var. İştisip bini ne demek? Topluca beraber gelip kurallara uyarak bir değeri ortaya çıkarma kültürü. Darılmayın he. Yani bana mesela 15 tane iş adamı yan yana geldik, kooperatif kurduk derlerse gülmekten ölürüm. Yok öyle bir şey yani. Onlar ancak ve ancak arazi alıp üstüne bina et, dikip satmaya düşünürler. Bir de bir diri bir oynar gibi herkes ev satın alıp ondan sonra satıyor. Kooperatifçilik mantığında şu yok. Ya benim orada bir evim vardı burada da bir tane olsun hatta orada da bir tane olsun da. Yani bu böyle çok kooperatifçilik kafası değil. Aslında kira ödemek zorunda olan insanlar karı kocada çalışsalar gelirlerine en az dörtte birini kiraya vermek zorundalar. Başlarını sokacak bir ev sahibi olduklarında bu yük üstlerinden kalkıyor. Tabii bunun içinde bu havuz dolacak, müteahhitere verecek kooperatifçilikte biraz bekleyeceksiniz, sabırlı olacaksınız. Ama sonunda basitletle yönetildiği zaman bu kadarlık tasarrufunuzu bir zorunlu tasarruf olarak düşünün karşılığında bir değere kavuşuyorsunuz. Ne güzel işte. Hocam siz tabii sahip olma noktasında anlatıyorsunuz finansal olarak.
Bir de bu devam ederken bir takım idari kararlar ve olarak yapabiliyor. Olur, olur. O normal sitelerde de oluyor biliyorsunuz. Evet orada işte geçen gün bizim kooperatifin toplantısında sucuklu tost beş lira olur mu diye 15 dakika sonra havada iskemleler uçuşmaya başladı. Gündem dışı dilek ve önerilerde bunlar olur. Karşınızda oturan insan 401 tane hanenin olduğu, takreben 2000 kişinin yaşadığı bir yerde 3 yıl boyunca kat malikleri kurul başkanlığı yaptı. Allah başka acı keder vermesin kimse.
Bir tarafta tabii kooperatifin yönetimi diğer tarafta da bütün bu kat maliklerinin yönetimi girdiği zaman korkunç bir gargara ortaya çıkıyor. Ondan katılıyor ama bu normal Türk insanını zaten marifet ediyor. Peki ben havacı değilim yine de mesela hava kopa girebiliyor muyum? Genellikle adettir. Mesela bizim oradaki kooperatifin ismi bank evdi. Anlaşılayan kamu bankasında çalışanlar. Sonra demişler ki bizim tipimize memurlar doyuyorlar. İyi peki maliyeciler gelmiyor. Ardından demişler ya akademisyenler de fena insanlar diye doğru düzgün hani her düşünce penceresinden bakabilen insanlar.
Onlar da gelsinler falan deyince bir anda hakikaten içinde kavga gürültüsü olmayan, birbiriyle anlaşan, devletin çok önemli kademelerinde görev almış. O yüzden hırgür yapmayan, sadece iş yapan insanlardan oluşan bir kooperatif oluşuverdi. Ya İlker aklıma ne geldi? Biz niye Flu TV yapı kooperatifi kurmuyoruz? 400.000 üye var bunların 4.000 tanesi girse viral lira verseler urlayı kapatırız. Yani şaka değil biz bunu yaparız. Kâr amacı gütmeyen bir organizasyonun varlığı bizi dinleyenler için tuhaf gelebilir.
Bu adam Flu TV öyle bir organizasyon aslında. Şimdi bunun bir kere altını çiziyor. Fakat önümüzdeki dünya gitmekte olduğumuz nokta bize iki tane şeyi gösteriyor. Bunlardan bir tanesi insanların yaptığı iyiliklerin, gösterdiği eforun ve enerjinin bir alışveriş değerine dönüşeceği günleri. Bir de illa kâr amacı gütmeden yapılacak bir organizasyonun bu organizasyona katılan üyelerine bir mali değer sağlayacak ürünleri ortaya çıkarması. Bu ikisi de mümkün. Ama biz bunu görmedik uzun bir zamanda. Yani mesela kooperatif bu demek aslında. Kooperatif adı üstünde devlet tarafından tanınmış haklarla vergilerden muaf ve istisnalar kullanan üyelerine kâr amacı gütmeden onlara mali değer ortaya çıkaracak ürünleri sunması. Bu sadece bir gayrimenkul değil. Bir taşınır da olabilir. Bir tüketim malı da olabilir. Fark etmez. Bir araya gelip bu ortaya çıkıyor. Fakat bu dediğim gibi vahşi kapitalizm hatta liberalizm de öldüren vahşi kapitalizm yüzünden kafalara yerleşmiş damarlarımıza zerk edilmiş bir düşünce var. Bu abi kâr amacı güt mü şirket mi olur? Olur abiciğim. Halka bile arz ediliyor bu dünyada. Yani ne diyecek ortaya bir değer çıkıyor. İnsanlar diyor ki abiciğim ben halka arz edildiği zaman bunu hissesinden almak istiyorum. Böyle iştirak etmek istiyorum. Yani bunların sekretizasyonu da çok mümkün ama genellikle Türkiye’deki yaklaşım artık vahşi kapitalizm. İlla kâr etme vahşi bir şekilde para kazanma olduğu için pek de insanlara hani kooperatiflik düşüncesi kafasına yapmıyor. Halbuki bana kalırsa en önemli en saygın en ahlaklı kuruluşlardan bir tanesi. Peki hocam o kooperatifte çalışan insanlar mesela Mustafa ile ben biz nasıl geçiniyoruz? Çok basit. Maaşlarınız ödeniyor. Ona göre zaten tabi. Orada çalışanlar da Hilal Ahmer’e çalışmıyor. Birinci kalite bir iş olması için birinci kalite insanlarla çalışılması gerekir. Bunların da ücretlerinin hakkıyla ödenmesi gerekiyor ve vaktinde ödenmesi gerekiyor. Siz bugüne kadar ki programlarımızda hep betona yatırım yapmak iyi değildir demiştiniz ama şimdi ev alınmasını öneriyorsunuz. Ben açıkçası aynen rahmetli babamı yaptığı gibi emekli olduğumda benimle aynı düşüncede değil ama benimle aynı bilgi seviyesinde olup farklı düşünceler, farklı pençelerden bakan insanların bulunduğu bir yerde bir kooperatife girip bir yazlık ev veya başımı dinleyeceğim, sohbet edeceğim bir yer sahip olmak isterim. Çünkü bir bankaya gidip de benim bir ev satın alma imkanım yok. Aa şaşırdınız değil mi? Yok arkadaş çünkü o kazandığımız paralarla şehrin içerisinde falan bir ev almamızı zaten imkan yok.
Herkes dolar cinsinden konuşuyor çarp topla bakalım kaç çıkıyor hayatını mesleğine atamış olan insanların kıt kanaat geçinen insanların yaşlılıkta kimsenin eline bakmaması için ve bir nefes alabilmesi için kooperatifçiliğin çok önemli olduğunu ben kendi küçük yaşımdan beri anladım. Onları yine tartışırmıştık kaç sene sürüyor bilmem ne falan. O da haklısınız ama başka türlü de ev sahibi olamazsınız ki nasıl olacak yani. Siz bir ekonomist olarak ev almanın iyi bir yatırım olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Ben açıkça söylemek gerekirse içinde oturacağım bir evi satın alacaksam bunu yatırımdan çok mutluluk olarak düşünüyorum. Ben hiçbir taşınmaza bir yatırım aracı olarak düşünmedim hayatım boyunca. Ama güvencemi sağlamak için çoluk çocuğun eline bakmaması için ben de yaşlandığımda bir mal maliki olmak isterim elbette. Şimdi hocam aslında kooperatiflerle ilgili pratikteki en sıkıntılı şeylerden bir tanesi çok fazla verilecek karar var ve bununla ilgili oy hakkı olan çok insan var. Doğru.
Bu nasıl çözülür? Tek başımıza bir ev alsak bile fayansından, dekorasyondan, parselasyonundan bir sürü sıkıntı var. Bunu nasıl üstesinden geliyorlar? Birkaç çeşit zaten seçilir. Fayansların birkaç çeşidi olur. Duvar boyasının birkaç çeşidi olur. O çeşitlerin içerisinde insanlar üşenmeyecek çünkü önemli bir hak tanınıyor değil mi? Nereden insanlar bu gelirleri ev sahibi olacaklar? Birazcık üşenmeyecekler, gidecekler oy kullanacaklar sonra diyecekler ki bu üç tanesinden ben bunu tercih ettim, bu kapıyı tercih ettim, bu boyayı tercih ettim.
Biraz meşakkattır. O yüzden her ne kadar kooperatifli yedi tane cengaver kuruyorsa aileniz için bir iş yaparken bu cengaverlikle uğraşan da bir cengaver bulmanız lazım. Yani her aile temsilcisini seçmeli. Yani karı koca ise ya annedir ya babadır vesaire gelecek onlar ilgilenecekler. Hocam evsizmişsiniz, ben de evsizim. Size de şey diyorlar mı? Sen ne biçim ekonomistin? Bir ev alamadın mı demiyorlar mı? Ben zenginleşmek için değil, ekonomik problemlere çözüm önerisi sunmak için bir bilim insanı olmaya karar verdim. Zenginleşme dürtüm yok, bir taşınmaza yatırım yaparak kendimi bağlama niyetim yok, bir yatırım aracına aşık olma niyetim hiç yok. Ama 51 yaşına gelmiş bir arkadaşınız olarak elbette ki elden ayaktan düşmeye yakın başımı sokacağım, kira derdiyle uğraşmayacağım, huzurlu bir yuvayı huzurlu komşularla tercih ediyorum. Hocam o zaman beni uygun görürseniz sizle birlikte bir kooperatif kurabiliriz diye düşünüyorum. Yapalım vallahi bilmem. Yalnız Mustafa’yı almayalım çünkü Mustafa’nın evi var hocam. Hayır o kooperatifin illa bir kafesi olacak, onu da illaki birisi işletecek.
Bugünkü programımız Havakent tarafından desteklenmiştir. Teşekkür ediyoruz hocam. Çok sağ olun. Efendim benim için büyük bir keyifti. En azından Yüce Atatürk’ün bu cumhuriyete sağladığı en önemli özgürlüklerden bir tanesini de sayenizde anlatmış oldum. Teşekkürler.
Hoşça kalın.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir