"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kur Korumalı Mevduat sürdürülebilir mi? Prof. Dr. Kamil Yılmaz yanıtladı

Kur Korumalı Mevduat sürdürülebilir mi? Prof. Dr. Kamil Yılmaz yanıtladı

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=zTqmfvI0gJ8.

Kamil Hocam, Avrupa ve Amerika Gerisselişinin Türkiye’yi de etkilemesinin kaçınılmaz olduğunu siz de kabul ediyorsunuz herhalde ama bir yandan da Türkiye’nin kendi iç meseleleri de var. Bunlardan bir tanesi Kur, söylendiği gibi. Ve Türkiye uzun süredir, geçen sene, ocak ayından bu yana, Kur bir şekilde basklamaya çalışıyor.
Bunu da bir nebze başardılar Kurartışı, döviz satışı. Nereden geldiği belli olmayan bir kısmı mutlaka ki işte bavul ticareti gibi Rusya’yla yapılan ticarete bağlı olarak bulunan ama bir kısmı da nereden geldiği çok da kavrulamamız, kaynaklardan gelen bir net hata, noksan payı var ama bunun dışında da Türkiye’nin üstünde başka yükler de var. Bunların birincisi, o geçen sene ocak ayında, yani senenin başında ocak ayında Kur’un hızlı artışı engellemek için uydurulan, icat edilen KKM Kur Kurumu ve Mevduat. Bunun şu anki bütçemize 7 aylık yükü 90 milyar TL’ye yakın bir miktar oldu deniyor. Ne kadardır tam o kadarmıdır onu da bilemiyoruz ama aylık 78 milyar TL civarında bir yükü var. Bu ciddi bir para mı değil mi? Bu sürdürebilme sürdülemez mi? Bununla Kur’u doğa ne kadar baskı altı tutabilir Türkiye? KKM ile ilgili sizin öngörünüz nedir? Özellikle bu Türkiye’ye de aksetmesi muhtemel görünen Amerika ve Avrupa’daki reseksiyon sonrasında. Şimdi yani KKM sürdürülebilirliği sağlamak içindi biliyorsunuz. Yani başlangıçta faizler indirilmeye başladıktan sonra Eylül’den itibaren
Kur’daki hızlı artışı TL’deki hızlı düşüşü 2 ayda %150’lik bir artış oldu. Yani 8.9-8.5’lardan bir anda 18 TL’ye kadar geldi. Kur Kurumalı Mevduat o anlamda bir hizmet yaptı. Hükümetin istediği yönde bir etki yaptı. Bunun sizin de söylediğiniz gibi maliyeti şu anda bütçeye 86 milyar lira.
Ama tabi ki bütçe bunun yaklaşık %40’ı maliyenin üstündeyse Merkez Bankası da %60. Tam bilmiyoruz. Burası grift yani artık yani meclise bir şekilde bilgi verilmesi gerekiyor bu konuda. Bugün de bilgi verilmemiş örneğin. Yani biz vatandaş olarak da bunu bilmek hakkımız. Bizi yönetenler tarafından bu bilginin verilmesi lazım.
Yani onun üzerine eklersek bir 190-200 milyara yakın bir yükten bahsediyoruz. Para basarak Merkez Bankası bunu ödedi. Ama o da biliyorsunuz bizim cebimizden enflasyon olarak çıkıyor. Yani enflasyonu biraz daha körüklemek anlamına geliyor. O da mutlaka bir gelir transferi var. Bu transferde ortalama bir vatandaştan mevduat sahibine. Yani aslında tam tersi yönde bizim bir gelir transferi yapmamız gerekirken, toplumun önemli bir kesimi ciddi gelir yetersizliği yaşarken biz tam tersini yapıyoruz. Elimizdeki kıt kaynakları bu gelir transferinde kullanıyoruz. Bütçeden eğitime ayrılan yaklaşık 300 milyar civarında diye düşünürseniz, gelecek yıl için 450 milyar bütçede.
Yani 300 biraz üzerinde. Yani 200 milyar oldukça, milli eğitimin bütçesinin üçte ikisine yakın düşündüğünüzde. Bu yani o anlamda çok ciddi bir kaynak aktarımı. Hükümetin bunu halka tam olarak anlattığını ya da hesap verdiğini bilmiyoruz o anlamda. Ama şunu sağlıyor. Yani bu ultra gevşek para politikası ne yapıyor?
Doğrudan dövizin üzerindeki baskıyı bir ölçüde alabiliyor. Geçici olarak programın sürdürülebilirliğini, program dediğimizde yeni ekonomi modeli denen modelin sürdürülebilirliğini sağlıyor. Ama burada yine geçerli olan nedir? Arka kapıdan da yani sadece KKM’den gelen döviz yeterli değil, bir de Merkez Bankası döviz satmaya devam ediyor. Yani günlük yaklaşık 500 milyon dolar civarı tahmin ediliyor.
Burada yıllık 160 milyar dolar eder. Çok ciddi bir para. 180 milyar dolar eder. Yani yılbaşından beri 110-120 civarı diyebiliyorum ben. Ama tabii tahmin yani bakın bilmiyoruz. Çünkü Merkez Bankası diyor ben satmıyorum diyor. Arka kapıdan kamu bankaları satıyor. O anlamda Merkez Bankası’nın rezervleri tabii ki ben öğrencilerime diyorum neyi takip edeceksiniz? Merkez Bankası’nın haftalık rezervleri ne kadar değişmiş bu hafta? Eğer artış varsa o zaman bir yerden bir kaynak geliyor. Bir dost ülke. İşte Kuzey’de ya da Güney’de bir dostumuz bize kaynak göndermiş, listetmişler. Bir kaynak gelmiş çünkü biliyoruz ki yabancı yatırımcı doğrudan kar sahi kiyle bu ülkeye gelen, kar amacıyla gelen, bu ülkede yatırım yapıp uzun vadeli yatırımlar yapıp bu ülkede kalıcı olacak yatırımcı şu anda Türkiye’ye gelmiyor. Neden? Çünkü çok riskli bir ülke.
Neden? Çünkü ekonom politikalarından dolayı 3 ay, 6 ay, 9 ay önünüzü göremiyorsunuz. Bırakın siz birkaç yıl çünkü hükümetin ana temeli biz faizi düşüreceğiz. Faizler düşünce yatırım artacak, yatırım artınca da kapasite büyüyecek, üretim artacak, enflasyon açacak. Şimdi bu kanal çalışamaz. Çünkü buradaki asıl önemli olan iktisatçı olanların bildiği nedir? Beklenti. Öngörülebilir beklenti.
Faizi düşürdüğünüz zaman, enflasyon kontrolden çıkmaya başladığı zaman vadeler iyice kısalıyor. Ve kimse, sizin bankadan aldığınız krediyle kimse yatırım yapmıyor. Tamamen işletme sermayesi. Yani nedir? Benim ödemem gelecek ay başında gelecek ama şimdi bu ay başında ne yapmam lazım? İşçilerimin maaşlarını ödemem lazım. Onu almak için bankadan kredi kullanıyorum. Bunlar gerçek anadır yatırım kredisi değil. Değil.
Tabii ki bunun birçok şirket de alabildiği krediyi dövize de yatırıyor desinler. Şimdi o biliyorsunuz Zapturat altında bankalar o açıdan. Yani sürdürülebilirlik tamamen bizim bu kaynağa bulabilmemize bağlı. Merkez Bankası rezervlerini destekleyecek. Yeni kaynaklar gelir mi? İşte Temmuz sonunda Rusya’dan gelen 12-13 milyar dolar. Geçen hafta geldiği söylenen 5-6 milyar dolar.
Ama bunların kaynakları bazen belirsiz. Birçok noktada da bir de bilmediğimiz kaynaklardan gelenler var. Onlar da doğrudan nerede görüyoruz? Ödemeler bilançosunda net hata 90 kaleminde görüyoruz. Mesela bugün de bir haber vardı Dünya Gazetesi’de. Rusya’dan gelen şirketler Rus şirketleri Türkiye’de dörde katlanmış. Yani şuan birinci İran’sa şirket kurumunda ikinci Rusya olmuş. Bu da daha çok toptan ve perakende ticarette yapıyor. Kalıcı bir yatırım da değil. Rusya’ya mal gönderemek baksatı kurulmuş şirketler aslında. Aynen, ihracat yapıp ithalat yapan. Bir de kara para da geldi. Açık ki net hata 90 dediğimiz 30 milyar dolar. Yani 28 milyar dolar. Bunun yarısı bavul ticareti şubu falan olabilir. Olabilir. Ama 40 milyar dolar sizin cari açığınız var. 28 milyar dolar net hata 90. Yani nerede baksanız 3’te 2’ü, %70’i. Bugüne kadar hiçbir dönemde biz cari açığın bu kadar büyük kısmını net hata… Peki hocam bazıları da diyor ki bazı ekonomi bilenler diyor ki… Bütçe açığı ne kadarsa net hatasında mecburen ona yakın olmak zorunda. Yoksa zaten içinden çıkılamaz belgeler ülke ekonomisi. O para bir yerden bulunuyor ki net hata olsam atıyor. Cari açık ne kadarsa diyor. Ama geçmişte buna böyle ihtiyaç yoktu. Geçmişte biz 2007, 2005, 2006 bu dönemde 60-80 milyar dolar finans hesabından para giriyordu. Cari açığımız ondan daha düşük kalıyor. 2008’den beri Türkiye’de hep bir ne kadar açık varsa o kadar gelen bir şey var. Net hata 90 var. Zaten 2016’da arttı daha çok. 2011’den sonra artmaya başladı bu. Cumhurbaşkanlığı döneminde. Cumhurbaşkanı seneden sonra iyice arttı ama hep vardı bu yani.
Hükümet ona göz yumuyor. Hata değil bakın. Hata kısmı hatadır. Ama burada o 90 dediğin yani bir kara para aklama bir şekilde aktiviteler var. Hükümetin bunları belirleyip bunun üzerine gidip bunu minimum indirmesi ama gördüğümüz kadarıyla indirmiyor ki. Bu maksimuma doğru gidiyor. Ben tam öyle değilim. Minimuma değil maksima çıkarmak çalışıyor gibi bir hal var aslında. Karapara lafı çok doğru olmayabilir belki. Belki gri para diyebiliriz belki kayıt dışı para diyebiliriz. Kayıt dışı evet kayıt dışı. Kara para demeyelim tabii kayıt dışı demek daha doğru.
Ama yani bunu en azla indirememek devletin çıkarına olan bir şey. Çünkü kayıt dışı vergilendiremediğimiz bir şey. Bunun bir kısmı kara para da olabilir yani onu bilmiyoruz. Ama yani sonuç itibarıyla sürdürülebilir konusu bizim bu hem kayıt dışından gelen bu kaynağın ne kadar önümüzdeki dönemde büyüyeceği ve daha da önemlisi işte dostlarımızın ki Putin sinyaller veriyor son konuşmalarda. Yani bizi belki önümüzdeki haftalarda yeni Rusya’daki netekim galiba Botaş’ın doğal gazı vadeli almaya başladığına dair bazı indikasyonlar var. Şimdi alalım bir yıl sonra ödeyelim. Ama şimdi başlanmış bile yani şu anda ödemelerde Botaş’ın ödemeleri çok gözükmüyor gibi bilgiler okudum. Botaş zaten bir Almanya’dan 700 milyon dolarlık galiba bir sendikasyon yapmıştı.
Ama yani o bile yeterli olmayabilir. Şimdi önümüzdeki aylarda daha da büyük. Şimdi başlarsa en azından gaza ödemesi bir ölçüde gelecek seneye ertelencek.
Ama gaz dışında bizim yine cari açığımız çok yüksek hali hazır.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir