Mevzular 6 – SARI, KIRMIZI, YEŞİL
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=f8xB1VW3Ri0.
Yine bir yorum okudum. Birisi demiş ki mevzular yazısı sarı olayın yazısı kırmızı diğerinin yeşil. Sarı kırmızı yeşil. Lütfen renklerinizi değiştirin. Baba öküz. Türkçü milliyetçi falan mı olduğunu zannediyorsun? Bak sana bir hikaye anlatayım. Büyük ihtimalle bizi izliyor çünkü baktım abone de bir çocuk bize. Daha küçücüğüm. Çocuğum senden büyük ihtimalle birkaç yaş küçüğüm. O kadar küçüğüm yani. Yokum yani. Harın bağımı sallayarak yürüyorum yolda. Tam bir bebeğim tam bir piçim. Babam doğuda görev yapmaya gitti. Doğuda görev yapanların ailelerinin kaldığı bir lojman var.
Nevi şehirdeyiz. Benim hayatımda iki senesinde Nevi şehirde geçti. 2 bin evler vardı. Müthiş. Ama artmıştır şimdi. En az 4 bin evler olmuştur yani. Çünkü genişmekte olan bir yer. Yapmadım. Yapmadım. Olaylarının sonuna geldik. Çok küçüğüm. Aşırı küçüğüm. Şu anda boyum 1.73 o zaman 1.70. Bu kadarım. Öyle köşe başında bir AVM yok. iPadler yok. Yani elimizde oynayabileceğimiz bir iPad yok. Şimdi insanlar diyor ki iPad var internet var. İstediği zaman istediği şeye ulaşabilir. Bana tam olarak öyle gelmiyor biliyor musun?
Çünkü mesela bir oyun var diyelim. X oyun. Uçakla gideceksin. Gemileri vuracaksın. Görev veriyor zaten. Ne yapacağını söylüyor. Yapamazsan baştan başlıyor. Ve sana onu bir şekilde yaptırıyor. Oyunun kurduğu hayali sen yaşıyorsun. Ama biz çocukken kendi hayalimizi yaşardık. Biz o bölüm ne zaman bitmesini istiyorsa o zaman bitirdik. Koştuğumuz zaman kendimizi süper karavan mı zannediyoruz? At mı zannediyoruz? Kendimizi ne zannediyorsak o oluyorduk. Bu bizim hayal gücümüzü daha fazla geliştiriyordu. Artık biz hayal gücümüze imkan vermiyoruz. Zaten elindeki oyun diyor ki şuraya git. Oyun oynuyor. Çocuk iPad ile hayali gelişiyor falan öyle bir şey yok. O oyunu tasarlayan kimse, onun hayal gücünün içinde kürcük çocukları hapsediyoruz. Ben bir kere dinazor oldum. Dört gün dinazordum. Demek ki iPad daha şey. Yani şimdiki çocuklar birbirlerine küçük çocuklardan bahsediyorum. İnanın bana hani ergenlerden bahsetmiyorum. Bir önceki evre ben bahsediyorum. Birbirlerine şunlarla artistlik yapıyorlar. Bak beni instagram takip etmiş şu kadar. Gerçi bunu abileriniz ablalarınız da yapıyor ama bu arada 93 bin olmuşum. Bizde artistlik yaparız. Çocukluğun amacıdır zaten artistlik. Biskletinle giderken düz gidiyorsan bir şey yaramaz. Çocuksan o bisikletini önünü kaldırıp en az iki pedal çevireceksin.
Ya da renkli bir kazan olduğu zaman gidip ha ha kazanım çok renkli diye artistlik yapacaksın. Biz eskiden enerjimiz bitene kadar sokakta oyunu oynardık. Şimdiki çocuklar tabletin şarjı bitene kadar oyunu oynuyorlar. Asker çocuğu memur çocuğudur. Gidip de öyle LCY2’den kazak alamazsın genel olarak annelerin huyudur. Örerler. Kış yaklaşırken başlar yazdan örmeye. Benim annem o kadar bokunu çıkartmıştı ki sağolsun annem buradan da izliyorsa abone olsun. Yaz gelirdi maya örüyordu bize. Kazak örüyor ama. Yaratıcı sanatkar da bir kadın. Mickey Mouse, fil, at böyle şeyler yapmayı öğrenmiş.
Örümcek adam yaptı bir kere annem. Pelerinliydi anne. Kazık valide hanım da bizim bütün aile Galatasaraylı olduğu için. Çocukken sen de otomatik olarak Galatasaraylı oluyorsun. 5 yaşındasın. Hangi takımda olmak istersin denilmiyor. Direkt sen Galatasaraylısın. Neden? Baban da Galatasaraylı. Hımm dedem. Dedem de Galatasaraylı. Neden? Çünkü bu güzel. Hepimiz bir Galatasaraylı evde bir aslan sevicilik. Annem de bir tane böyle kazak örüyor. Galatasaraylı bir futbolcu topa vururken. Erten bunu öğreniyor bu arada. Örmüş böyle Galatasaraylı futbolcu. Yeşil sahada.
Annem perspektif bilmediği için güzel sanatlar mezunu da değil. Bütün kazağı yeşil yapayım. Üzerine bir tane Galatasaraylı futbolcu koyarım demiş ki. Bence müthiş. Yani ne yapacaktım? Anne bunun tribünü nerede falan diye. Yani kadına hesap mı soracaksın? Bana futbolculuğu bir kazak görünce. Sabaha kadar uyuyamadım. Of dedim. Şimdi bunu giyip aşağıda galatasaraylı fenerbahçe demirci birkaçta ne kadar arkadaşım varsa hava atacağım. Çünkü onların annesinin yeteneği çiftli kazak. Çocuk dediğin yaşlı bir dede gibidir. Nereye gidiyorsun dede? Sabah namazına gidiyorum. Nereye gideceğim? Ahlaksız siz de biraz sabah namazına gideyim. Sen niye 70 yaşına kadar gitmedin? Çocuklar da o dedelerle eş zamanla uyanır. Çünkü bütün çizgi filmler sabah erken saatlerde yayınlanır. Şimdi gerçi 24 saat çizgi film yayınlanan kanallar var. Altıda örüncek adam son Ninja Turtles. Yine çine Ninja Turtles. Orada böyle Ninja kaplamalar pizza yerdi. Ne bir şey. Pizza yok. Benim canım. Anchoes’in ne olduğunu bilmemim meramen. Anchoes’le pizza çekiyordum. Sonra zaten bunun bir pazarlama stratejisi olduğunu öğrendim. Bizim gibi 3. Dünya ülkelerinin yiyecekleri, içecekleri, oyuncakları ya da kıyafetleri dizilerle, filmlerle, çizgi filmlerle tanıtıp oradan aldığı reaksiyona göre ülkemizde pazara açıyorlarmış. Yani neyse kaplamalar olmasa pizza yiyemeyeceğiz amına kıyafetleri. Neyse abi sonuç olarak fazla uzun konuşum ile bunu olmamışlar videosunun içine atmamak için konuyu artık hızlıca devam edelim. Çocuksun zaten. Sabah kalkayım da atom parçacıklarını ayırayım falan gibi bir düşüncen yok. Sabah böyle erkenden çıkacağım annem tutudur oğlum işte kazak oldum şu arkasının ölçüsünü alıyor falan filan böyle bir kazanan içinden orada kayboldum. Annem de kazanan içinden haritalar yapmış. Kol 50 metre sağlar falan. Seneye de giyersin durum olur ya çocuklarda. Biz memur ailesi olduğumuz için 50 sene sonrasında da giyersin ki annem de yavrum nasıl böyle bir gelişeceğimi düşündüyse mesela hala bol. Gidim abi sabahın 7’sinde çıktım sokağa. Bomboş. Kimse yok çocuklar. 9’da çete bizim. 9’da düşüyor. Bir bakkala gideyim mi? Meybuz diye bir şey var böyle. Onu emçüklerdi. Sonra birçok arkadaşım bunu meslek haline getirdi. Buradan ay çaya selamlar falan. Anne sana verdiği bir harçlık var. Gideyim onu bitireyim bakkala dedim. Oğlum bakkala girdi. Bakkal böyle tuttu kazanma baktı böyle. Dedim ki herhalde fenerbahçe. Ne dedi bana biliyor musun? Git bu kaza çıkart. Bu kazakta dedi sarı kırmızı yeşil vardı. Ülke olarak zor durumlardayız. Çocuksun ne diyeceksin ki? Amına kodumun oldu diyemedim ki. Neresiye de var? Küçücük çocuksun moruk. Daha okula başlamamışsın lan. Bakkaldan çıktım dedim ki hain miyiz biz? Hain miyiz lan biz? Koşarak eve gidiyorum. Nasıl hızlı nasıl hırslı koşuyorum biliyor musun? Elimde de kaza kapatmaya çalışıyorum. O sırada da babam doğuda teröslere çatışıyor. Soğuk soğuk çerliyorum. Küçücük çocuksun yani. Hani şimdi pedagoglara sorsan bir çocuğun travmatik olarak bu durumda ne düşünmesi gerekir? Kafayı yerler. Tam apartman kapısına giderken çıkarttın kaza zaten artık üzerimden. Elimde buruşturdum böyle. Kaza göstereceğim anneme diyeceğim ki neden bu sarı kırmızı yeşil? Düşünün anneme hesap soracağım. Anne dedim hain miyiz biz? Annem bana ne dedi biliyor musunuz? Çekti beni karşısına ve dedi ki kaybetmek yalnızca elinde olanın elinden alınması mıdır? Hayır. Kaybetmek sözünle hayat bulan fikrinin dahi dilinden alınmasıdır. İstediğin topraklarda yürüyememek mağlubiyet midir? Hayır. Yürüsen dahi istediğin fikri belirtememektir. Sahiplenmeye çalıştıkları toprakları durun onlar sahipleniyor biz gitmeyelim dedik mi? Hayır.
Sahiplenmeye çalıştıkları yıldızı dur bu yıldızı onlar sahiplendi deyip bayrağımızdan mı çıkarttık? Hayır. Peki neden bu kadar kolay teslim ettik yeşil, sarı, kırmızı? Toprak bizim. Türkiye Cumhuriyeti toprakları. Ama sen o topraklarda benim ördüğüm kazağı giyemeyeceğini söylüyorsun. Şimdi biz mi kazandık? Dedi. Enteresan olan söylediği şeyin doğruluğu değildi aslında. Enteresan olan aman çocuk canım deyip geçmemesiydi.
O zamanlar tam olarak anlamamıştın ne söylediğini. Ama şimdi bu yorumlar geldikçe ya da etrafta buna benzer yorumlar duydukça ne demek istediğini tam olarak anlıyorum. Annem bana bunu anlattı esnada PKK’nın mermisi babamın postalının tabanını delip parçalayıp atmış. 1 santim yukarı gelse babam artık gazi olacakmış. Allah korumuş. Peki bu bakkaldan ya da bana bu yorumu yazan çocuktan beni kim korumuş biliyor musunuz? Annem korumuş. Anneciğim Allah senden razı olsun. Yıldız bizim, renkler bizim, bu vatan bizim, topraklar bizim. Dün teslim etmedim yarın da etmeyeceğim.
Başka yuva şun mu Türkiye?
İlk Yorumu Siz Yapın