Rusya tarih boyunca neden işgal edilemedi?
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=jqcd1Ry9MgE.
Ruslar tarih boyunca kritik savaşları nasıl kazandı? Bu konuda en büyük yardımcılarının kış mevsim olduğu söylenir. Sert iklime alışkan olan Rusya, düşmanlarının kara kışla mücadelede başarısız olacağını çoğu zaman biliyordu ve buna yönelik taktikler geliştirdi.
İngilizlerse Rusya’nın bu sert müttefikini General Kış adını verdi. Napoleon da General Kış karşısında yenilmiş komutanlardan yalnızca biriydi. 1812 seferindeki büyük hezimeti bir mizah dergisinde General Kış küçük sızkaya alt ediyor sözleriyle alaya alındı. Peki Rusya’nın kesin zaferiyle sonuçlanan bu savaşta neler yaşandı? Fransa’nın el avuca sığmayan çocuğu Napoleon yıllardır bitmek bilmeyen İngiltere husumetini pekiştirmek için 1807 yılları civarında kıta ablukasını ortaya attı. Neydi bu kıta ablukası? Şöyle açıklayalım. Yaklaşık 6 yıl boyunca Fransa önderliğindeki devletlerin İngiltere’ye yönelik ticaret ambargosu kıta ablukası olarak tarihe geçti.
Rusya, İspanya, İtalya, Hollanda ve Avusturya ablukaya katılan bölgelerdendi. E İngiltere de boş durmadı tabi. Bana pazar mı yok diyerek Avrupa dışında yayılmayı hızlandırdı ve o bildiğimiz devasa sömürge imparatorluğunu genişletti. Ayrıca İngiltere’ye koyulan ambargodan sonra kıtada pek çok mal bulunamaz hale geldi ve Rusya bu ablukaya isyan eden ilk devlet oldu. Limanlarını yeniden İngiltere’ye açan Rusya bununla da kalmadı. Bir de üstüne Fransa’dan alınan mallara gümrük koydu. Böylece iki devlet arasında tansiyon giderek yükseldi ve savaşın fitili ateşlendi. Napoleon kendine güveniyordu. Rusya’nın şımarıklık yaptığını ve dersini alması gerektiğini düşünüyordu. Onları dize getirecekti. Ama hayatın gerçekleri hayalleriyle pek de örtüşmedi. Napoleon çoğunluğu yabancı milletlerden oluşan yaklaşık 680 bin kişilik ordusunu toplayıp yola koyuldu.
Nimen Nehri’ni geçtiğinde takvimler 24 Haziran 1812’yi gösteriyordu. Harekata başlamadan hemen önce Ruslara son bir kez barış teklifinde bulunsa da olumlu yanıt alamadı. Bunun üzerine planını devreye soktu. Hemen Rus kontrolü altındaki Polonya topraklarının işgali emrini verdi. Rus birlikleri başlangıçta az bir direnç gösterse de Fransa ordusu hızlı ilerlemeye devam ediyordu. Fransa’nın 450 bin asker ve yaklaşık 1150 toptan oluşan birliklerine karşılık Rusya’nın elinde 153 bin Rus, 15 bin Kazak ve 938 toptan oluşan bir ordu vardı. Napoleon’ın kaybedecek vakti yoktu. Hızla Vilnius’a doğru hareket etti. Ama koşullar pek de kolay değildi. Piyadeleri önce ağır yağmura, sonra da bunaltıcı sıcaklara maruz kaldı. Zor şartlar ve birkaç küçük çatışmanın ardından Fransızlar 28 Haziran’da
Vilnius’a girdi. Litvanya’da erzak bulunması toprakların ormanlı ve tarımdan yoksun olması nedeniyle zordu. Bölgede nedenilen erzak, Polonya’dan gelenden daha azdı. İki günlük Cebri yürüyüş durumu daha da kötüleştirmişti. Napoleon bu süreçte ardında 10 bin ölü at bıraktı. Bu atlar acil ihtiyaçları olan orduya ikmalde bulunmak için çok önemliydi. Ama Napoleon umudunu kesmiyordu. Çünkü Çer Alexander’ın barış talebinde bulunacağından emindi. Fakat yanıldı. Fransız ordusu ilerledikçe Rus ordusunun yakıp yıkma politikasının kötüleştirdiği ciddi erzak sorunları baş gösterdi. Keşke bununla sınırlı kalsaydı. Kış yaklaşıyordu ve Fransız askerleri Rus askerlerinin dayanıklı olduğu o sert soğuk karşısında şok olacaklardı. Bu duruma hiç alışkın değillerdi. Ve soğuklar arttıkça hastalıklar, sıkıntılar gitgide daha da artmaya başladı. Yine de Napoleon’un durmaya niyeti yoktu. Rusya’ya diş göstermeyi kafaya takmıştı bir kere. 7 Eylül 1812’de meydana gelen Borodino Muharebesi, Napoleon’un Rusya sefere boyunca görülen en kanlı muharebe oldu. Gün boyutu çatışmalar ve topçu salvaları sonucunda Fransız kayıpları 30.000 kişiyken Rus kayıpları 45.000 dolayındaydı. Savaş alanında karşı tarafın ateşi sonucu kullanılamaz duruma gelen top sayısı yönünden de Rus ordusu çok daha ağır kayıplara uğradı. Napoleon askerlerinin üçte birini kaybetmişti. Rus ordusunun kaybı daha fazla olsa da savaşın Rus topraklarında yer alması ve nüfusun fazlalığı nedeniyle bu kayıpların yeri doldurulabiliyordu. Sonunda Napoleon amacına ulaşıp 14 Eylül günü Moskova’ya girdi. Ama hiç de beklediği gibi büyük zaferinin tadını çıkaramıyordu. Çünkü büyük umutlarla girdiği Moskova’da korkunç bir görüntüyle karşılaştı. Her yer cayır cayır yanıyordu. İçeriye doğru çekilerek taktik uygulayan Ruslar, Fransızları sert soğukla karşı karşıya bırakmakla kalmamış ortalığı da talan etmişlerdi. Ayrıca Napoleon bir savaş geleneği olarak şehrin girişinde heyet tarafından karşılanmayı beklemişti. Ama bu da olmadı. Büyük hayal kırıklığı içindeydi. Bu sırada bazı Rus generaller hapishanelerden mahkumları salıyor, çarşı ve pazar yerlerinin ateşe verilmesi için emirler yağdırıyordu. Yani Fransızlara Moskova’da rahat vermeyeceklerdi. Ruslara bu konuda General Kış da yardımcı oluyordu. Zaten halkın gerille saldırıları, yangınlar ve çatışmalarla uğraşan Fransız askerleri, dayanıklı ve alışkın olmadıkları soğuklar artmaya başladıkça git bir de huzursuzlanıyorlardı. Bu şartlar altında Napoleon yaklaşık 35 gün Moskova’da bekledi. İkmal yetersizliği, General Kış’ın soğuğu ve henüz yok edilememiş Rus güçlerinin etkisiyle aslında bir zafer kazanmadığını anlamaya başladı. Kaderin cilvesine bakın ki işgal ettiği toprakların çarına üç kez barış teklif etmek zorunda kaldı. Ama her defasında reddedildi. Bu süreçte atlar yem veya ot bulunamaması nedeniyle zayıfladı. Tamamına yakını ya açlıktan öldü ya da askerler tarafından öldürüldü. Böylece süvari yayan gitmek zorunda kaldı. Toplar ve arabalar terk edildi. Kaybedilen çoğu topun yerine 1813’te yenisi koyulsa da arabaların ve eğitimli atların kaybı seferin kalanı boyunca Napoleon’un gücünü kırdı. Soğuk, açlık ve hastalık yüzünden askerler firar etti.
Çok sayıda firari, Rus köylülerce esir alındı veya öldürüldü. Fransız ordusu pek çok çatışmada yenilgiye uğradı. Berezino nehrinin geçilmesi sırasındaki muharebede iki Rus ordusu Seyyar köprüler aracılığıyla kaçmaya çalışan Fransız askerlerini mahvetti. Böylece Napoleon, emeline ulaşamayacağını anladı ve e biz gidelim o zaman moduna girerek şehirden ayrılmaya karar verdi. Ya öyle mi? Evet, biz gidelim o halde. Yürüyün. Elbette tüm bu yaşananlarda Rusların Fransızlara bölgeyi dar etmesinin yanı sıra general kışın etkisi yapsınamazdı. Rus askerleri bu iklime alışkındı. Zordu olsa nasıl mücadele edeceklerini biliyorlardı. Ancak Fransızlar için aynısı geçerli değildi. Daha kış ayları bile gelmemişken bastıran serç soğuklar
zaten büyük sorunlarla uğraşan Napoleon ordusu mahvetti. Bu süreçte Napoleon Fransa’da kendisine karşı bir darbe girişiminde bulunulduğunu da öğrendi ve ülkesine geri dönmek durumunda kaldı. Komutayı bıraktığı generalleri ise ağırlaşan kış şartları altında daha fazla beklemeyerek çekilmeye başladı. Git gide küçülen Napoleon ordusu sonunda tarihin en büyük hezimetlerinden birini yaşayarak 14 Aralık 1812’de Rus topraklarını tamamen terk etti. Bu sırada sert soğuğa dayanamayan binlerce Fransız askeri hayatını kaybetti. Böylece general kış Rusya’yı Napoleon’un işgalinden korumada en büyük görevi üstlenen unsur olarak tarihe geçti. Rusya’nın kışına yenilenler sadece Fransızlar değildi. Geçmişi biraz daha irdelediğimizde soğuk iklime alışkın İsveçlilerin bile 1708’deki savaşta general kışa yenik düştüğünü görüyoruz. Bu savaşta İsveç ordusundaki asker ve atların neredeyse yarısı donarak öldü.
Ne var ki general kışın kendi halkına da merhamet göstermediği zamanlar oldu. Finlandiya ve Sovyetler birliği arasında 1939’da patlak veren kış savaşında Fin ordusunun 25 bin kişilik kaybına karşılık Sovyetlerin 126 bin asker yitirdiğini hatırlamak yeterli. Yine de Sibirya ikliminin ne demek olduğunu ve bununla nasıl mücadele edilmesi gerektiğini bilen Ruslar farklı bölgelerden gelen düşmanlarına karşı general kışı her zaman bir avantaj olarak gördü.
Böylece iklim dönüm noktası olarak sayılabilecek çoğu savaşın yönlendirmede etkili oldu. General kışın Rusya tarihindeki önemi hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Yorumlarda tartışalım.
İlk Yorumu Siz Yapın