Sebe Melikesi ve Hüdhüd Kuşu | Mesnevi’den Hikayeler 6. Bölüm
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=o8hjwN8NGIE.
… İnsan düş yorgunudur dostlar. İnsan duygu hamalıdır. Öyle insanoğlu böyle bir varlık işte.
Kimi zaman sevgi taşır yüreğinde……kimi zaman nefret ve kuşku. İnsan, bir rüya misali olan kısacık hayatının içinde……hiç ölme mecesine……dünevî kaygıları ve dertleri yüklenir, yüklenir, habire yüklenir. İşte dostlar, Ramazan bu dertlerden ve yeklerden kurtulma ayıdır. Ramazan kalp küfesini boşaltma durağıdır.
Tam manası ile Ramazan arınma havuzudur. Hoş geldiniz ekran başında bizleri evlerine misafir edenler. Sefalar getirdiniz, Hazreti Mevlana……aynı dili konuşmak, hısımlık ve bağlıktır buyurmuş. Sizi sizin dilinizle, yani sevgi diliyle selamlıyorum efendim. Her kelimemiz için bizleri hoş görmeniz dileğiyle, yük ile girmişken……bugünlerde konuştuğum her kelime yük gibi omzumda. Konuştukça önce dilim, sonra belim ağırır. Yükümden utanırım. Zira yüküm ne olursa olsun bir karıncanın yükünden ağır değildir. Hangi karınca mı?
Hangi karınca mı? Anlatayım efendim. Sümerlerin kibirli isyankâr kralı Nemrut……azgınlığının önünde bir engel olarak gördüğü Hazreti İbrahim’i……ateşe atarak cezalandırmak ister. Meydanın ortasında dev bir ateş yaktırır. Ateşi gören canlıların tümü etraftan kaçışırlar.
Ancak bir karınca ağzında bir damla suyla devasa ateşe doğru telaşla koşturur. Onu gören bir başka karınca nereye böyle telaşla diye sorar. Karınca duymadın mı? Hazreti İbrahim’i ateşe atacakmış Nemrut deyince……diğer karınca alaycı bir ifadeyle……ateşi görmedin herhalde.
Kocaman bir ateş, kaçmaktan başka çare yok. Ağzındaki bu bir damla suyla mı o ateşi söndüreceksin der. Bunun üzerine su taşıyan karınca……hiç olmazsa yönümüz belli olsun diye karşılık verir. Hey hey! Allah yönümüzden şaşırtmasın sevgili dostlar. Şu zor günlerde gönül bahçenize birkaç güzel çiçek ekebilmek maksadıyla……başlayalım mı hikayemize? Ne dersiniz? Peki o zaman başlayalım. Efendim Süleyman Peygamber ordusuyla bir gün Yemen’de Sebe ülkesinde konaklar……ne demişti Hazreti Mevlana? Aynı dili konuşmak, hırsımlık ve bağlılıktır.
Hazreti Süleyman’a tüm canlılarla aynı dili konuşabilme yeteneği verilmişti. Bunu Allah böyle uygun görmüştü, hayvanlarda dahil. Çünkü o can gözüyle değil, gönül gözüyle görmekteydi.
Hüt hüt kuşu, Hazreti Süleyman’ın konaklama işini fırsat bilip uçmaya çıkar. Hüt hüt etrafı gözden geçirirken Sebe ülkesinin melikesi…
…belkısın bahçesini görür ve bu yeşilliğe gelip konar. Belkıs’ın saltanata hakkında diğer kuşlardan bilgi toplar. Hüdüt, namaz vakti gelip de suya ihtiyaç duyan Hazreti Süleyman’ın……kendisini bulamamasından endişe etse de dolaşmaktan kendini alamaz. İkindi vaktinin geçmek üzere olduğunu fark edince……var gücüyle kanat çırpar, Süleyman’a doğru koşmaya gider. Fakat o sırada Süleyman kuşları denetlemeye başlamıştır bile. Hepsi tas tamamdı ama bir eksik vardı. Birden sorar Süleyman aleyhisselam. Hüdüdü neden göremiyorum yoksa yine kayıplara mı karıştı? Ya karşıma geçer ve ikna edici bir mazeretle çıkar…
…ya da onu şiddetli bir şekilde cezalandırırım. Eyvahlar olsun, merak kelleye mi mahsub edilecekti? Güzelim Hüdüd kuşu bu Yemen ellerinde mi can verecekti?
Kişinin kendine ettiğini edemez kişiye…
…hiçbir fani. Kişinin kendine ettiğini tayfun boran dağ taş edemez. Kişinin kendine ettiğini edemez kişiye hiçbir fani. Tutamazsa gerçek dost elini kendi kendine baş edemez. Kişinin kendine ettiğini sarhoş edemez, ayaş edemez.
Mezar soyan ne baş edemez.
Değer bodies as a bees euen the i was
Beklemesi çok uzun sürmedi Süleyman’ın. Hüdütçüka geldi ve dedi ki……ben senin henüz bilmediğin bir şeyi öğrendim……ve sana sebeden doğru ve kesin bir haber getirdim. Süleyman merakla dinledi. Evet, ben orada bir kadın buldum ki……halkına yöneticilik yapıyor. Bir iktidara sahip. Üstelik onun pek muhteşem bir tahtı var. Ne var ki onu da halkını da Allah’ı bırakıp güneşe taptıklarını gördüm. Şeytan onlara bu yaptıklarını güzel ve iyi gösterip……kendilerini Allah’ın yolundan çevirmiş……ve onlar da bu yüzden doğru yolu bulamıyorlar. Süleyman, doğru mu söylüyorsun? Yoksa yalancının teki misin göreceğiz dedi ve ekledi. Bu mektubumu al, onlara ulaştır. Sonra onlardan uzaklaşıp bir köşeye çekil de bak bakalım nasıl bir sonuca varacaklar. Sebe Melikesi güzel bel kız mektubu alınca fikrine güvendiği adamlarını topladı. Siz ey seçkinler dedi. Elime çok önemli bir mektup geçti. Evet, o Süleyman’dan gelen bir mektup ve o şöyle başlıyor. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla……bana karşı büyüklük taslamayın ve bana gönülden teslim olmuş olarak gelin. Ekledim. Karşı karşıya kaldığım bu konuda bana kanaatlerinizi bildirin. Sizin katkınız olmadan bu konuda kestirip atmam doğru olamaz. Seçkinler kibirle baktılar ve ardından şöyle dediler. Biz güçlüyüz ve caydırıcı bir askeri yeteneğe sahibiz. Yine de emir senindir Sultan’ımız. Bel kız tahtında muktedir ve güçlü olarak oturmasına rağmen bakın dedi. Krallar bir ülkeye ne zaman zorla girmişlerse orayı perişan etmişler. Üstelik oranın soylu insanlarını zelil kılmışlardır. Vakaha bunlar da öyle yapacaklardır. İşte bu nedenle ben onlara armağan göndereceğim……ve bakalım elçiler nasıl bir haberle dönecekler. Bu dizinin betimlemesi TRT tarafından Sesli Betimleme Derneğine yaptırılmıştır. Erişim www.seslibetimlemedernegi.com Sebe Melikesi Belkıs’ın elçileri…
…hediyelerini, ikramlarını topladılar ve Süleyman Peygamber’in önüne serdiler. Süleyman, benim servetime servet mi katmak istiyorsunuz? Oysa Allah’ın bana bahşettiği şey……size bahşettiği her şeyden çok daha hayırlıdır. Sizin bu hediyeniz ancak sizin gibi insanları sevindirir. Seni gönderenlere dön ve Allah’ın şu buyruğunu söyle.
Allah’ın şu buyruğunu ilet. And olsun karşı konulmaz bir orduyla onların üzerine yürüyeceğiz……ve elbette onları küçük düşürülmüş bir halde hor ve hakir olarak oradan çıkartacağız. Elçi korkar, aman diler.
Melikesi, Kraliçesi, yurdu adına çok korkar ve merhamet diler. Süleyman, Kraliçe’nin davete icabet edeceğini anlayınca hiddetini dizginler. Hazreti Süleyman, Belkıs’ın tahtının getirilmesini buyurur. Tane arayana tane tuzaktır. Can arayan Süleyman’ı arar der Hazreti Mevlana. Canlı ya da cansız her zerreyle iletişim kurabilen kudretli peygamber……etrafına döner ve der ki……siz ey maharetli kişiler, Belkıs’ın tahtını o bana gelmeden aranızdan kim getirebilir? Bir ifrit söz aldı ve dedi ki……sen yerinden ayağa kalkmadan önce onu sana getiririm.
Bu iş için yeterli güce sahibim ve sen bana güvenebilirsin. Ancak kendisine kitaptan ilim verilen Seyyid ise……gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm der. Birden yanında beliren tahtı görünce……Şükreden Hazreti Süleyman, tahtın Belkıs’ın bilemeyeceği bir hale dönüştürülmesini buyurur. Ateşe tapan ve şeytani enerjiden olan Belkıs’ın maddeye gömülmüş inkârcı düşünce tarzının……değişikliğe uğraması ve tamamen nurla kaplı bir hale getirilmiş şeffaf tahtını tanıyabilmesi……mümkün olabilecek midir? Sebe Melikesi Belkıs, Süleyman’ın karşısındadır. Süleyman ona senin tahtında böyle miydi der.
Ateşten ve saf maddeden olan eski tahtı artık su gibi şeffaf……saf nurdan bir hale dönüştürülmüştür. Belkıs bu dönüşümden etkilenir ve âlemlerin Rabbine teslim olur. Rabbim der, ben kendime kötülük etmişim. Ve Süleyman aleyhisselam şöyle buyurdu.
Hakikatin bilgisi ondan önce bize verilmişti. Bu yüzden de biz Müslüman olduk. Günümüz teknoloji çağı, belirsizlik çağı, güvensizlik çağı. Ancak düşünce kirliliğinden azade olursak mutlu olabiliriz. Bunun için düşünce elbiselerinden soyun, onlar üzerinden çıkar at.
Çünkü güneş ve ay çıplakları kucaklar der Hazreti Mevlana. Şimdi gelin bir de işi ekline soralım. Ne dersiniz? Süleyman kıssası bize çok şey anlatır. Hele onu anlatan Mevlana ise. Burada hüthütü görürüz, belkısı görürüz.
Hazreti Süleyman’ı görürüz, bir taht görürüz. Tahtı getiren bir……manevi yaratılışa sahip, efendim latif bir varlık görürüz. Tüm bunlar bize neyi anlatmak ister? Çok şey elbette. Fakat burada en azından bu hikaye bağlamında benim dikkatimi çeken şey……Hazreti Süleyman’ın mülkünün mal ile, dünyevi zenginlik ile değil……hikmetle kaim olduğuna ilişkin bir vurgudur. Hüthüt kuşkusuz hatırlamak gerekir. Bizim için hikmeti temsil eder. Bilmediklerimize ilişkin, öğrenilecek yeni alanları temsil eder. Baykuş değil, bizim kültürümüzde hüdü hüdün esasında hakim, bilge……karakteri temsil ettiğini bu kıssa sededinde yeniden hatırlamakta fayda var.
Diğer taraftan Belkıs burada maddi hükümdarlığı ve maddi iktidarı temsil eder. Hüthüt, Hazreti Süleyman’ın madde ve mana iktidarını telif eden……kemale ermiş hükümranlığına mukabil……Belkıs’ın sadece maddi iktidarla ayakta duran hükümranlığını haber vermektedir. Hazreti Süleyman esasında bugün de bizim için iktidarın, otoritenin…
…hükümranlığın ne anlama geldiğini öğretir tarzda……Belkıs’a manevi derinliğin yolunu göstermektedir. Belkıs, Hazreti Süleyman’ın yanına gelir veya getirilir. Bu sahnede gördüğümüz şey şudur. Hazreti Mevlana’nın hep anlatmak istediği gibi……madde ile mananın, zahir ile batının telif edildiği……ve gücün hem maddeyi, hem manayı, hem hikmeti, hem iktidarı……bir araya getiren bir hükme dönüştüğünü bu kısada görürüz. Hüküm, Hazreti Süleyman için……Belkıs’ın maddi iktidarı temsil eden tahtı ile……onun sahip olduğu mührün telifinden ortaya çıkar. Dolayısıyla hüküm bu kısada gördüğümüz üzere hikmettir.
Hikmetten yoksun bir hüküm ancak manevi iktidar karşısında boyun öyebilir……ve ancak manevi iktidar karşısında kendi gerçek anlamını keşfedebilir. Bu boyuttan soyutlanmış bir güç bugün gördüğümüz gibi……sadece ve sadece savaş, yıkım, yoksulluk ve ızdırap getirebilir. Hazreti Süleyman’ın kısasından öğreneceğimiz çok şey arasında…
…belki de en önemlisi hükmün hikmeti ve gücü buluşturan……ve hikmetten bağımsız bir gücün sadece Belkıs’ın iktidarında olduğu gibi…
…profan, dünyevi, sonu olmayan, epter bir dünyalık arayışından ibaret olacaktır.
Sırrı bu aklın bilinmez, akıl ile. Tek kulaktır müşteri ancak dile.
Gam dolu günler zaman hep aynı hal, gün tamam oldu yalan yanlış hayal. Gün geçer yok korkumuz her şey masal, ey temizlik örneği sen gitme kal. Kandı her şey tek balık kanmaz sudan, gün uzar rızkın eğer bulamazsan can. Olgunun halinden ah anlar mı ham, söz uzar kesmek gerekir vesaire.
Evet sevgili dostlar, Ruhashifa Mesnevi’den de bugünlük bu kadar. Aman ha, sağlıkla ve muhabbetle kalın.
Bahar çok yakın.
Bu dizinin betimlemesi TRT tarafından Sesli Betimleme Derneğine yaptırılmıştır.
İlk Yorumu Siz Yapın