Tarih Tekerrür Ve Ekonomik Krizler 5.Bölüm
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=5i-jQZrs5Kc.
www.feyyaz.tv rede وہinen……… A…………………
1. Diyasa başından önce Dolar Mark, sterling gibi ulusal para birimlerinin değerini temsil ettikleri altın miktarı belirlerdik.
1 sterling 1 on 6’ının 4’te biri 1 Dolar 20’de biri gibi ve dileyen herkes ellerindeki kağıt paraları verir onların yerine para biriminin temsil ettiği kadar altın alabilirdi.
2. Diyasa başından önce Dolar 20’de biri 1 Dolar 20’de biri gibi ve dileyen herkes ellerindeki kağıt paraları verir onların yerine para birimleri temsil ettiği kadar altın alabilirdi. 3. Diyasa başından önce Dolar 20’de biri 1 Dolar 20’de biri gibi ve dileyen herkes ellerindeki kağıt paraları verir onların yerine para birimleri temsil ettiği kadar altın alabilirdi. 4. Diyasa başından önce Dolar 20’de biri 1 Dolar 20’de biri gibi ve dileyen herkes ellerindeki kağıt paraları verir onların yerine para birimleri temsil ettiği kadar altın alabilirdi. 5. Diyasa başından önce Dolar 20’de biri 1 Dolar 20’de biri gibi ve dileyen herkes ellerindeki kağıt paraları verir onların yerine para birimleri temsil ettiği kadar altın alabilirdi. 6. Diyasa başından önce Dolar 20’de biri 1 Dolar 20’de biri gibi ve dileyen herkes ellerindeki kağıt paraları verir onların yerine para birimleri temsil ettiği kadar altın alabilirdi. 7. Diyasa başından önce Dolar 20’de biri 1 Dolar 20’de biri gibi ve dileyen herkes ellerindeki kağıt paraları verir onların yerine para birimleri temsil ettiği kadar altın alabilirdi. 8. Diyasa başından önce Dolar 20’de biri 1 Dolar 20’de biri gibi ve dileyen herkes ellerindeki kağıt paraları verir onların yerine para birimleri temsil ettiği kadar altın alabilirdi. 9. Diyasa başından önce Dolar 20’de biri 1 Dolar 20’de biri gibi ve dileyen herkes ellerindeki kağıt paraları verir onların yerine para birimleri temsil ettiği kadar altın alabilirdi. 10. Diyasa başından önce Dolar 20’de biri 1 Dolar 20’de biri gibi ve dileyen herkes ellerindeki kağıt paraları verir onların yerine para birimleri temsil ettiği kadar altın alabilirdi. 11. Diyasa başından önce Dolar 20’de biri 1 Dolar 20’de biri gibi ve dileyen herkes ellerindeki kağıt paraları verir onların yerine para birimleri temsil ettiği kadar altın alabilirdi.
12. Genova Konferansı Altın Alım-Satım Standard’ın bir diğerada da Sözde Altın Standard’dır. Sözde çünkü bu yeni düzenleme altın sikkeyi tedavülden kaldırdı.
Altın standardları eskiden olduğu gibi kağıt paralarını bankalarda altınla değiştiremez oldular. Altın bundan böyle sadece uluslararası ödemelerde kullanılacaktı.
Yine 1 Onz Altının muhtelif kesirleri olarak ifade ediliyorlardı ama yeni uygulamayla birlikte altın para birimlerinin dayandığı tek değer olmaktan çıktı.
Dolar altına dayanan tek para birimi olarak kalmayı sürdürdü. İngilizler sterlini hem altın hem de dolara dayandıkları bir sistem geliştirdiler. Diğer Avrupa ülkeleri ise kendi paralarını sterline dayandırdılar.
Böylece doların altına sterlinin dolar ve altına diğer tüm para birimlerinin de sterline dayandığı bir sistem oluştu. Bu durum 1931 yılına kadar böyle devam etti. 1931 yılı Fransa’nın ihracatının 52 milyar Frank’tan 20 milyar Frank’a düştüğü yıl. Fabrikaların kapama noktasına geldiği üretimin durduğu yıl.
Ülkesin içine düştüğü durumdan haklı olarak ülken popüler cephe hükümeti elindeki sterlinin stokunu altına tahliye etmeye kalkıştı. İngiltere’nin siyasi dayatması işe yaramadı ama İngiltere’nin Fransa’nın altın talebini karşılayacak hali de yoktu. Böylece İngiltere altın alım satım standartından vazgeçti. İngiltere vazgeçince onu diğer Avrupa ülkeleri takip ettiler. 1931-1945 yılları tarihe mali kaos yılları olarak geçti. Altın standartından çıkan ülkeler paralarının karşılığında altın verme tahidinden kurtulmuşlardı. Hükümetler bu durumu istismar etmekten geri kalmadılar.
Burada istismar etmekten kastım paralarının değerlerini ekonomik olarak değil siyasi milahazalara göre kararlaştırmalarıdır.
Örneğin rakip ulusun mal satmasını önlemek için yapılan divalyasyonlar gibi rakip ulus da aynı şekilde karşılık verince parayla değerin bir ulusun parası ile öteki ulusun parasının arasındaki ilişkinin saptanamadığı kaotik bir durum ortaya çıkar. Kimin ne yaptığı belli olmayan bu durumda dünya ticareti %63 fiyatlar ise %48 düştü. Altın standartına geri dönmek gibi bir umut da kalmamıştı. Uluslararası alım satım ve ticaret hemen tamamen durdu. Ülkeler kendi aralarında takas yöntemi ile bir şeyler alırsak mı çalıştılar.
Amerikan Düşüşleri Bakanı Cordell Hall’a göre Avrupa’da yaşanan bu mali kaos 2. Dünya Savaşı’nın çıkmasının asıl nedeniydi. Cordell Hall öyle diye dursun altın standardanın aslında hiç de istenir bir şey olmadığını savunanlar vardı.
Friedman’cılar Milton Friedman Chicago Üniversitesinde mali konularda Friedman’cılar olarak bilinen düşünce ekolinin yaratıcısıdır. Friedman’cılara göre paranın altınla ifade edilmesi gereği düşüncesinden toptan vazgeçilmeliydi. Ulusal paraların değerlerini serbest piyasa ekonomisinin arz taleb dinamini uyarınca bulunmasına izin verilmeliydi.
Çünkü altın netice itibarıyla bir madendi ve önemselmesi bir dasdan boyana süre gelen bir alışkanlıktan ibaretti. Altına atledilen değer rasyonel değildi hatta insanlığın barbar dönemlerinden kalma bir kalıntıdan ibaretti. Bu son söylediğim laf Maynard Keynes’den. Oysa yaşayan bilirdi krizlerden çıkmak için nelere ihtiyaç olduğunu. Ekonomiyi canlandırmak için para gerekiyorsa hükümetler stokta altın vardı yoktu diye aldırmayıp insanların alım satım yapabilmesini sağlayacak parayı mümkün kılacak bir ortak araç geliştirmeliydiler.
Ve bu ortak aracın değeri kendinden menkul olmalıydı yani bir mutabakatla karar verilmeliydi değeri ne olacağına. Paranın başlangıç değerini hükümetler karar vereceklerdi ama parasahici değerini serbest piyasada uluslararası serbest piyasada dalgan ararak bulacaktı. Altın esasına dayanmayan bu paralara fiyat parada verildi.
Bildiğimiz eder anlamında fiyat değil fiyat f-i-a-t. Amerikan İngilizcesi bir kelime bu yalnızca hükümet kararına dayanan değeri para demek. Fiyat paranın hakiki değeri dediğim gibi uluslararası para piyasasında belli olacaktı. Hükümetler gereğinden fazla değer bitmişlerse ulusal paralarına serbest piyasa onlara yanıldıklarını gösterecekti. Tehrik olarak Chicago okulunun bu yaklaşımının bir sakıncası görünmüyordu. Hatta serbest piyasa ekonomisinin dinamiklerine inananlara iyi bile geldi. Ancak mesele serbest piyasanın net piyasanın ne kadar serbest olabildiğiydi. Az önce de işaret ettiğim gibi hükümetler durumu istismar etmekten geri kalmadılar.
Dalgalanmaya bırakılan kurlar, paranın değerinin bilerek isteyerek düşürülmesi gibi oyunlar, para birimlerinin rakip kamplara bölünmesi, alım satım kontrolları, kotalar vesaire derken işaretçilerinden çıktı. Bu karmaşa son verecek uluslararası bir örgüt yani uluslararası para fonu.
MF fikri daha o yıllarda, 30’lu yıllarda doğmuştu. Bu amaçla epici bir toplanda da yapıldı ama görüldü ki para sorunu öyle parça başı önlemlerle çözülecek türden bir sorun değildir. Ve yapılması gereken yeryüzünün tüm uluslarının katıldığı ve onayladıkları bir sistem geliştirmektir.
Ve geliştirilen bu sistemin yürümesini sağlayacak sürekliliği olan bir kuruma emniyet etmektir. Amerika Birleşik Devletleri savaş süresince böyle bir örgütün nasıl olması gerektiğini araştırdı. İkidezir adam, şimşekleri üstlerine çekmekten korkmayan ikidezir adam, Amerikalı Halidexer White ve İngiliz John Maynard Keynes. Bunlar okyanusun iki yakasından yaklaşık aynı günlerde yazdıkları yazılarda paranın uluslararası dengeye kavuşmasının öyle sıradan toplantılarla olmayacağını haykırıyorlardı. Ve bir anlamda IMF’nin teorik kurucuları oldular. Diyorlardı ki ancak sürekliliği olan bir teşkilat zamanla değişen ihtiyaçlara cevap verebilir.
Bir yandan ulusal para birimlerinin birbirlerine hiçbir kısıtlama olmaksızın tahfil edilmesini sağlarken, öte yandan da her para biriminin değerini açık ve tartışmasız bir biçimde belirleyebilir. 1944 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin New Hampshire eyaletinin Bretton Woods isimli kasabasında 44 ülkeden delegeler bir araya geldiler.
Savaş içinde idiler türlü zorluklar vardı. Aylarca konuşuldu ama sonunda delegeler yeni uluslararası bir para sistemini ve onu kollayacak, uygulamaya koyacak, uluslararası örgütü yani uluslararası para fonunu IMF’i hep birlikte kurmaya karar verdiler. Bu anlaşmayı 1946 Mart’ında 29 ülke imzaladı.
Bugün itibariyle IMF’nin üye sayısı 182. Buna Doğu Avrupa ülkeleri, Eski Sobiyetler Birliği cumhuriyetleri de dahil. IMF anlaşması imzalandıktan 3 ay kadar sonra ilk icracı yönetim kurulu toparlandı. Washington’da çalışmaya başladılar.
IMF Kurulu Sözleşmesi’nin 1. bölümü, örgütün amaçlarını 6 maddede tezitler. Şöyle, bir danışma ve birlikte çalışma ortamı sağlayacak devamlı bir kurum aracılığı ile parasal konularda uluslararası işbirliğini ilan etmek. İki, uluslararası ticaretin yayılmasını ve dengeli büyümesini kolaylaştırmak ve bu amaçta tüm ortakların ekonomik politikalarının temel hedefleri olan istihdam, reel gelir ve üretim kaynaklarının yaratılmasına, geliştirilmesine ve idame ettirilmesine katkıda bulunur. Üç, para alım satımında istikrarı sağlamak, üyeler arasında düzenli alım satım usulleri geliştirmek, rekabete dönük karşılıklı devalüasyonları önlemek.
Dört, çok taraflı ödemeler sisteminin kurulmasına ve dünya ticaretini engelleyen döviz ısıtlamalarının bertaraf edilmesine yardımcı olmak. Beş, fon kaynaklarını üyelere geçici süre ile ve yeterli garantiler altında tahsis etmek sureti ile üyelerin güvenlerini arttırmak ve dış ödemeler dengelerindeki aksaklıklarını ulusal ve uluslararası refaha zarar vermeden düzeltmelerine fırsatlanmak.
Altı, bu suretle üyelerin uluslararası dış ödemeler dengesizliklerinin süresini ve etkisini azaltmak. Uluslararası para fonunun yeni sistemi esas itibariyle altın alım satım standardıydı. Şu farklılık, Stalin’ın yerini bir defa, IMF’nin mimarı Amerika Birleşik Devletleri’nin para birimi aldı.
Dolar. Bundan böyle dolar dünyanın temel para birimi olacaktı.
İlk Yorumu Siz Yapın